Bir yalanı yaşamaktansa, acının gerçek ızdırabında gebereceğim
Her sabah yeniden doğup gece tekrar gerçekle gebereceğim
Yalanla doymaktansa sahinin acı açlığıyla gebereceğim
Ama kendimi asla bir yalanla tüketmeyeceğim
Aldatmaca hislere yol gitmek yok!
Ceset betonlara sevgi devşirmek
Sahte aşklara gönül sürmek
Şubat'ın otuzunu umut bilmek
O gereksiz deveyi gütmek yok!
Ben acının diyarında gerçekle gebecereceğim
Kadrajı montaj açıların
Yüreksiz acıların
El sürülmüş aşkların
Başkalarının parmak izlerini taşıyan kadınların
Gerçeğe düştü diye yalana sarılanların
Yersiz, yurtsuzların yürekte adı yok
Ben gerçeğin izleriyle, gerçekçi yok olacağım
Sahi kedere çok deyip
Sahte tebessümler için ölenlerin
Sokakları hor görüp
Saraylara dekor döşenenlerin
Huzurun masasında çiçekleşemeyip
Kahpeliğin sofrasında mezeleşenlerin
Yalancıkların
Kancıkların
Kılçıksız yavşakların
Satılmışların ve satılıkların
Hain pusuda masum vurunların
Dipsiz kuyuda Yusuf boğanların
Yurda düşman sokanların
Zordan kaçanların
Yoldan çıkanların
Anlamı yok!
Ben gerçekle var olacağım
Onlar yüz çevirdikleri sokaklara kaldırım olacaklar
Ben dağlarda yeniden hayat bulacağım
Gebereceğim, öldüm sanıp gömecekler
Tohum olup yerden fışkıracağım
Bir orman olacağım kolları göğe uzanan
Ama onlar dallarımı kıracaklar,
Hatta tutuşturup yakacaklar
Ben içlerini yakacağım ama onlar anlamayacaklar
Gidip küllerimi denize savuracaklar
Güneş vuracak bulut olacağım
Günlerini kararacak
Vakti gelecek yağmur olup başlarına yağacağım
Yağmur akacak, gidip nehir olacağım,
Gözemden içen bir bülbül can bulacak
Bülbül çileyecek, şarkı olacağım
Şair görecek bülbülü
Şiir olacağım
Bir sevdalı okuyacak şiiri
Aşk olacağım
Yüzyıllar geçecek küçüğüm, ben hatırlanacağım
Onlar yalanla yok olurken
Ben geberdikçe gerçekten var olacağım
Siz beni öldü sanın,
Ben gerçeğin sahibi olacağım