Beni ezdin, oynadın, tükürdün bir duvara

Eşlik ederdim, durgundum, bilirdim ev ve kasaba

Biri etiket niyetine olsun isterse hayatında beni

Hiç ah demezdim.

 

Kalmazdım

Korkunun, kaygının uyandırdığı rüyada

Çıkamazdım da kalmasa cebimde gizli bir hüzün

Şimdi kapılmış dallarım, ovalarım rüzgarlara

Tutunamıyorum, karışıyorum, kırışıyorum

Hiç ah diyemiyorum.

 

Nasıl bir enkaz bu kalkmıyor içimden

Beni ezdin, oynadın, tükürdün bir duvara

Önce deldiler tüm bedenimi, çıkardılar rüyadan

Uyandırdılar

Kurtulamadım, alt katında kalınca bir hevesin

Düğümlendim, yetişemedim

Hep böyleydim.

Ah’ diyemezdim.

 

Anlamadım

Acı vurunca kesik yüzünü gözlerimin önüne

Saplandım kaldım yerin en dibine

Bir neden oldu içimde anlatıp duran

Açıldım kendi koyumdan, yolumdan, oyundan

Hiç ah diyemedim.

 

Bir orman yangını gibi telaşlı hatıralarım oldu

Sönmedi, yetiştiremedim çocukluğumu

Gece 3’te aniden uyanıp atmıştım kendimi bir duvara

Beni ezdin, oynadın, tükürdün enkazdan yapılmış bir duvara

Ah’ demedim.

 

Anladım şimdi.

Didem şöyle derdi hep:

Ah’lar ağacıyım gibisi fazla…