gece, düzen güçleri uykudadır. bürokrasi, askeriye, okullar, polis, kısacası yaşamımızı düzenleyen tüm güçler uykudadır; sokakta devriye gezen nöbetçi polis dışında. askerler de hepimizden önce yatağa girerler. dünyanın bu en baskıcı kurumunun mensupları, en erken yatanlardır aynı zamanda. aslında, tüm totatiler kurumlarda, daha doğrusu, tüm kurumlarda ( tüm kurumlar totaliter değil midir zaten?) insan her zaman erken yatmak zorundadır - yatılı okullarda, manastırlarda, ailede, cezaevlerinde, hastanelerde... kişinin istediği saatte yatma hakkını destekleyen, bu özgürlüğe onay veren hiç bir kurum tanımıyorum. aşk ( ? ) üzerine kurulu olan ve iki kişinin özgür iradesiyle gerçekleşen evlilik kurumunda bile, çiftler yatağa aynı saatte girmezlerse, biri daha geç yatar, geceyi daha fazla yaşarsa, sorunlar çıkmakta gecikmez. kurum her zaman " geç" yatanı suçlar, erken yatanı değil. avrupa feodal toplumunda tüm kent sakinleri mumlarını aynı saatte söndürmek zorundaydılar; bayramlar dışında. düzen ve baskı güçlerinin doğal yapısı, her zaman belirli bir uyku saatini zorunlu kılar. bu belirli saatin erken saat olması da yine onların doğal yapısından kaynaklanır.