içimde sanrıyıp duran

uğultulu şarkıların sessiz mırıldanışları

kulağımdaki ninni sesleri, kafam dönüyor durmadan

Çocukluğumdayım

ben kapının dibinde, gözlerim ela, gözlerim mor

etrafımdakiler beni dinlemiyor

hayır. Diyorum bitmedi kelamım

sözcükler tuhaf, akşam mavi

ellerimde benim yakamoz yalnızlığım

kulağımda hıçkırıklar

sana ulaşabilmek için ben sevdim ocak aylarını

sonra bütün yıllara küstüm

bir elimde menekşe bir elimde tabanca

terazinin hiçbir zaman eşit işlemediğini öğrendim senden sonra

çok sonra, belki de babam öldükten

belki de kalbim öldükten sonra ki o çok önceden

bir şey anlatmıyorum aydınlık odam kararmak üzere

hayır pencerem hiç bu kadar çiçeğe tanıklık etmemişti

ve dikenler…

pencerem yalnız, pencerem berrak, ben ve pencerem

yüzümün keskin hatları sıyrılıyor bu belirsizlikten

ben boğuluyorum yine bu derin dehlizlerde

yüz yüze geldiğim bu ölümün korkak cesareti

ben ise yirmi beşinde bir yetim serseri

bugün bir sarmaşıktan kurtulmak için

kendimden çok şey kaybettiğimi anladım