Kapılarını açardı yufka yüreğine, kıyamazdı o masum çocuğa. Her sorusuna cevap verir, tecrübelerini aktarmaya çalışırdı. Her gece olduğu gibi bu gece de öyle olmuştu. Bir insanı sevmenin hoşnutluğundan bahsetti çocuk yüreğine. Sevdiği insanın sesinden bahsetti. O sesi duymanın heyecanını anlattı önce, sonra sesin güzelliğini. Küçük kadının sesinden bahsediyordu işte. Bahsettikçe sesi gülümsüyor, gözleri konuşuyordu ve bu gece diğerlerinden farklıydı onun için. Yüreğinden önce duymuştu sesi, yüreğinden önce hissetmişti duygularını. Hasret kelimesi çok uzaktı cümlelerine, kavuşmanın kokusu sinmişti yüreğine. Sonunu getiremeden cümlelerin uykusu tatlı gelmişti bedenine...


Dök işte içini, içinde ne varsa... Kiminin yüreği kağıt, kalemi aşk, gözyaşı mürekkep olur.