Ayaklarım bitap düşmüş adımlarının arkasında koşmaktan. Yollarca, yıllarca yürümüşüm de yetişememişim sana. Hep de bir adım ardında kalmışım. Gülüşlerini izlemişim. Yorgunluklarını, yaşanmışlıklarını, sevdiklerini izlemişim. Sevdikçe daha çok gülen gözlerini seyretmişim. Elimi uzattıkça kıyamamışım ilişmeye. Ayaklarım yanıyormuş, ruhumdaki yangınların kuvvetinden hissedemiyormuşum. Gözyaşlarım da kurumuş benim biraz. Yanaklarımdaki alev yutmuş yaşlarımı. Yorulduğumu hissetmemiştim, şu kesik nefeslerimi işitene dek. Duramamışım da yakalayamamışım da. Ama sen durmuşsun. Ayaklarını çimenlere uzatmışsın. Ufak gözlerin göğe odaklanmış. Uzaklara dalışını izlemişim. Rüzgâr saçlarını dağıttıkça kaşlarının ortası kırışmış. Ellerin, rotamı kaybetmeme sebep olan, yıllarca yürüten beni. Güzel ellerin, inatçı havaya karşı saçlarını hizaya sokmaya çabalamış. Sonunda pes ederek çimenlere bırakmışsın. Çiçekler bulaşmış ellerine. Damarlarına dokunup geçmişler. Solduklarını hissediyorum. Ellerinin yanında güzellikleri yitik kalıyor. Benim ruhumun senin yanına ulaşamadan yitmesi gibi. Sana kızdığım yerlerden adımlarına bulutlar karıştırmam gibi.
Geçmiş Zaman Eklerinde
Yayınlandı