Gitmeliyim ya da durmalıyım

ne fark eder 

başımdan ilerisi, geride hep bir adım bırakır benden 

içime dönüyorum 

içimde dönüyorum

tekrar, tekrar başa sarıyor,

yitik tozlu rafların özlemi.

buğulu cama çizdiğim şekillerin ardındaki güne kavuşmak,

geçmişin kafesinden kurtulmak 

ne özgürce şey değil mi?


bir adım ve kişiliğim vardı, 

çocukluğum…

oyuntu içini dolduracak kadar mutluluklarım…

zaten ezberimde de değildi

hepsi toplamı, bir avuç kum kadar yaşadım

şimdilerde sadece anımsıyorum 

ufak gülümsemeler eşliğinde 

yarın oluyor, geçmişte kalıyor dünüm

hoyrat günlere alışıyorum

saçaklarımdan yalınlığa adım adım yaklaşıyorum 

biraz daha mesafeli geçmişe

boşluklar kadar doldum, geçmiş kadar geçtim

dahası bu kadardan ibaret