Hemen yanıt vereyim: siyaset onlara bulaştığı için... Ukalaca konuştuğum sanılmasın, durum sahiden budur. Sosyal medyada "her şey politiktir" sözünü duyanlarınız vardır. Her şeyin politik olduğunu düşünmüyorsanız, bir daha düşünmenizde yarar var çünkü her şey politiktir.


Hepimiz bir "yer"in içine doğarız. O yerdeki insanlar, o yerin kültürü, ekonomik koşulları, havasındaki kirlilik oranı ve daha pek çok şeyden kaçınılmaz olarak etkilenerek büyürüz. Tabii bu durum etkilenme ile sınırlı değildir. Etkileriz de... Bir büyük organizmanın hücresi gibi, diğer tüm hücrelerle ve bütünün kendisiyle yaşam boyu etkileşim süreci içinde oluruz. Kişiliğimiz de bu etkileşimle şekillenir. Bu olguya politik zeminde bakınca siyasetçilerin söz ve eylemlerinden doğrudan ve de dolaylı olarak etkilendiğimiz sonucunu çıkarmak güç olmayacaktır. Evet, onların doğru ve yanlışları öyle veya böyle hayatımızı etkiler; yanlışları çok olduğundan, yaşamımız da çok kötü etkilenir.


Türkiye'nin, koluna altın bilezik takma telaşındaki kendi bacağından asılan koyunları olmak üzere yetiştirilen biz gençler (evet ben de bir gencim), büyüklerin kaderimizi tayin etmesine uzun yıllardır seyirciyiz. Korkumuzu bastırsak toylukla, yani siyaset için yetersizlikle etiketleniyoruz. Kaderimiz hakkında karar alma işini de -bilerek yahut bilmeyerek-ihtiyarlara devretmiş durumdayız. Düzenin çarkını çevirenlerin tam da arzu ettiği gibi... Açıkça siyasette istenmiyoruz.


Siyasi partilerde sembolik olarak genç siyasetçiler var elbette. Ancak çoğunluğumuz bugünümüzü ve geleceğimizi iyi etsinler diye "büyüklerimizi" yetkilendirmiş durumdayız. Ama iyi etmiyorlar...


Bugün ne işte ne eğitimde olan gençlerin sayısı Ankara nüfusu kadarsa, genç işsizlik rekorlar kırıyorsa, çalışma koşulları modern kölelik vadediyorsa, beyin göçü varsa, KYK borçlarımızı ödeyemiyorsak, GSS paradoksu yüzünden sağlık güvencemiz yoksa, alanımızda iş bulamıyorsak, internet altyapısı çok kötüyse, bir "gaming PC", bir oyun konsolu ya da başka teknolojik ürünlerle araba fiyatları denkse, geleceğimiz karanlıksa sebebi "siyasete bulaşmayan" biz gençler değildir herhalde. Öyleyse bu işte bir yanlışlık var demektir... Artık değişimin, yenilenmenin, tazelenmenin zamanı gelmiştir sanırım.


Peki bu değişim, eskinin kural koyucularıyla sağlanabilir mi? Hayır elbette. Yenilenme için, yeni düzen için yeni insanlar gerek. Ama yeni insanlar, yani gençler, siyasete bulaşmamak üzere yetiştirildiler. Hepimiz, bencil olmaya mahkum hayatlar yaşıyoruz. Bir arada değiliz. Böyle olunca eski düzeni sürdürmek için eskinin yasa koyucuları pek zahmet çekmiyorlar. Bizler bencilliğe kapılıp gittiğimizde, kurdukları ve kurallarını belirledikleri oyunda hayatlarımız birer kuklaya dönüşüyor. "Master of puppets" insanlar bugünümüzü ve yarınımızı arzu ettikleri gibi belirliyor böylece.


Oysa Greta Thunberg eskilerin oyununu oynamayı reddetti. Farkındaydı, dünya yok oluyordu çünkü. İngiltere'de, Liverpool'da liseli gençler sırt çantalarıyla, üye oldukları sivil toplum kuruluşlarının toplantılarına koşa koşa gitme gereği hissettiler. Slovenya'da 70 kişilik bir üniversite "örgütü" iktidarın istifa etmesini sağladı. Örgütlü gençlik...


Biz gençler siyasete bulaşmasak da siyaset bize bulaşıyor. Kendi yaşam alanımdan örnek verecek olursam, mahallemde gelişmiş bir internet altyapısı yok ve bu yüzden buradaki çocuklar, gençler online eğitimde sıkıntılar yaşıyor. Neden yok? Yanlış politikalar yüzünden... Yaşadığım ilçede anadolu ve fen lisesi yok denecek kadar az. Bu liseler şehrin öteki ucunda. Neden peki? Politik tercihler yüzünden... Felsefe mezunuyum ve ülkemizde felsefenin yıllar geçtikçe tedavülden kaldırılmasına ama öte yandan bölümlerden yeni işsizlerin mezun edilmesine şahit oldum. Neden? Belirli bir ideolojinin savunucularının felsefeyi tasfiye ederek politika üretmesinden... Fakir olduğumuz için şehrin dışında oturuyorum ve günde 3 saat pandemiye rağmen yolculuk yapıyorum, çoğumuz gibi. Neden? Çünkü şehir planlaması olmamasından gelir adaletsizliğine kadar yanlış ve kötü bir dizi politik eylemler yüzünden. Dediğim ve denilmekte olanı onayladığım gibi, her şey politiktir.


Bu çağın modern köleleri, güvencesizleri, geleceksizleri olarak ya ayrı ayrı kişisel kazanımlarımız peşinde oradan oraya koşturacağız ya da bir araya gelmeyi öğreneceğiz. İlkini tercih edersek, milyonlarcamız içinden bir avuç kadarımız koluna burma bilezikler dizebilir elbette. Ancak çoğunluğumuz bataklıkta dibe çekilmeye devam eder. Ama bir araya gelmeyi tercih edersek, hepimizin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi adına, ilk ve en önemli adımı atmış oluruz.


Öyleyse ya atıl kalıp siyasetin Covid-19 gibi yok edene kadar bize bulaşmasını seyretmeye devam edecek ya da "siyasete bulaşmayı", onu kontrol edip ona yön vermeyi seçeceğiz. Karanlık geleceğimiz tercihlerimize göre ya daha da kararacak ya da onu aydınlatmaya başlayacağız.



fotoğraf: https://www.businessinsider.com/greta-thunberg-bio-climate-change-activist-2019-9

fotoğraf: https://time.com/5918448/greta-thunberg-coronavirus-climate-change/