I. (Elif lâm mim)

Tufanımdan da vakit kopartıla ki orta yerimden kopmak vaktidir

Parmak uçlarımda göğün yaraları, açık kapılardan saç ağartır

Ne bir dere kenarı vakti cüsse cüsse; ne de (O) kadar yükseğe vasıldır ayaklarım

Elim ıslak, belim doğru! Gözlerim, koca ağaçların ince darları

İşte! Ağrıyıp karartılmışım özüne sel sel senin; tövbelerim ah gayettabi kuşların ölü kanatları

Sağırlaştırılan kördüğümlerini duyduk! Ey nebî

Eşhedü en la cenna yektâ, göğsün gölgesine bak; ellerine yay!

Ancak temrene sakladık yüreğini, doğrul; ve fırla!  


Ah, nen yüreği!

Kafamdaki tufan, etler arasında çatır çatır, ahdım olan adının dişleri

Kurşun kokardı hatrım, hatırlarım; şimdi tırpan bir kenarındayız kahrın

Yalağımdan çaldığınız suyum hesabına, okunurken kanlı kezzaplı ağızlarda adım;

Baba, sere serpe yazdım bileğime izmariti, O'nun ağzıyla ekşimiş dört koca nalda küçük bir şehir şimdi!

Yavrum; sinendeki vaveyla dalları eledik, ifritiydin ayın gökteki

Etimi tut, güzün sermest bir yılkısısın sen!


Yılkılara ayağının eti,

Gam ile yeksan, ah bu çifte gözlerde döndüm devranı

Uyan, yağız yer! Uyan bulut!

Bir yansımanın ağzını gözlüyorum

Demin en ıssı tarafına sarkıntılıkla hasız, ne işkembelerimiz dökülür sokağa, görüyorum

Uyan, yağız yer, uyan bulut! Devrin en etsiz yerinde ölüyorum

Bir kanamanın koynuna yatarak, bir tellağın katarakt ayağını, kendi adıma yıkıyorum

Lebbeyk ardında bana dair, bir bıçaksa bir bıçak;

Boynuma urganlığından başka, şeylerin nesi var?

Kiremitlerle yıkılıyorum, ateşleri yıkıyorum

Şimdi ne orta direk, şimdi ne aşk, şimdi ne rab!

Çocuğum Kün, tarlada yeni bir peygamber bitti

Çocuğum Kün, Ah'ın çıkmıştır


Ne olur bu gece canıma kıysam?

Ben artık dünyaya ayak bastım da hiçbir sonsuz tadı tatmadım.

Bazı nihayetlerin keskin kenarları boğazımı düğümlüyor!

Bu düğümü açsam bir keskiyle, ne olur?

Nihayetsiz, sonsuz bir şeye savursam ruhumu?


Bir ışık sezeceksin, ona yürü!

Hüzme hüzme inecek başından.

Sonra biri gelecek, diyecek ki rabbimiz!

Hoş geldin;

Nitekim biz, insanlığın kainat karasındaki karartısını, gözlerinde görmüştük!

Şimdi ışığımız gelmiştir!