ey tuzunu arayan yara

aleni bir uzay var orada

kör müsün?

sosyolojik pornolar yetiştirmiş iddialı çıplaklar

kimisi siyasi, kimisi sanatçı, kimisi ise

kalbini kırdım özür dilerim

heyecanlı bir kurguya kurban gitmiş oldun korkma

ve ölüm, yaratmanın kontrollü felaketi

atomlarına bölüyoruz cehaleti

özensiz yerlerinden aralıyoruz tevazuyu

sana artık hata yapmıyorum dedim

gidelim


bütün kehanetler sadece kazanmak için

zarf mektubun tanrısı

içinde resimli ezberler

her şey kuşkusuz safsata postacılara göre

melekler iradesini sokak çocuklarına devretmiş

sen varolmanın tek zaafı olarak silineceksin

geri yükleniyor

dün gece göğsümden bir kadınla söktüğüm ayak izlerin

beni terk ettiğin için kendimi hiç affetmeyeceğim

en sevdiğim klişedir demirin mıknatısa yapışması

sürekli kerhaneler fısıldıyoruz şakayla karışık

sargı bezine sarılmış yarım kova kireç

sen hiç bir timsahın gözlerinden utandın mı?

yazık, ben de sana tam yemek söyleyecektim, olmadı

denge denen şeye inanır mısın peki?

medeniyetin devamı kasıklara muhtaçtır, ne acı değil mi?

arada aklıma gelince işte bunda da utanıyorum

çalıntı bir emanet gibisin yanımda

karanlıktan havalanan bir gölge gibi uzaklaşıyorsun

ne garip, bütün şahitler ölmüş

toplanıp eksilmeyi alıkoymaktan yana tavır koymuşuz hep

ne alakası varsa bende peşine düşülmüş yollara bürünmüşüm

ne zaman şimşek çaksa bir sayfa çevirmiş

ne zaman gök gürlese gülümsemişim

sonra bakmışım mesela

mutfakta eroinim nemlenmiş

oturup saatlerce buna ağlamışım