Neden gittin bilmiyorum

ne bir not ne bir haber

bir haber alma uğruna

üçüncü sayfa haberlerine bakıyorum

belirsizlik beni deli ediyor

belirsizlik, Tanrı’nın Çin işkencesi.



Garip, öldüğünü bilsem içim rahat edecek

garip, öldüğümü bilsem yüreğim sükût edecek

aşkımın üzerine bıçak koyuyorum

saplanacak yer arıyor.



Gitmeden beni sevdiğini söylemeye çalışıyorsun

beceremiyorsun

sufle vermek zorunda kalıyorum kalpsizliğine

sevişirken titriyorsun

uyumadan şarja takıyorsun aşkını

anlamalıydım aşkının ömrü olduğunu

bir üst modelim çıkınca

suni kalpler bankasına koşacağını.


Bir önemi yok artık

bir önemi yok, gittin

bir zaman yolcusu oldum

beni terk ettiğin güne gittim

kristal gözlerimdeki seni öldürdüm

gidene dur denmez

aşk, trafik ihlali yapar her zaman

hak görür kendine

hatalı sollar

tek şeritte U dönüşü.



Zincirleme aşklar morgundan

oda kiralar, kira ödemez,

habersiz gidişin ruhuma yaklaşır

kör bir testere gibi

ruhum çetindir, cevizdir

ruhumla keserim testereni,

nüfus kâğıdını kaybeder

kalbimin nüfus müdürlüğü

gözlerine kim ruhsat verdi senin?



Gelip gittiğine dair tüm aşk mektuplarını

yakıp gitmişsindir

yanımdayken sarmaşık kolların

kollarından çıkardığın ellerin

yoklamıştır ceplerimi

ben seni severken

sen kaçış planını icra ediyormuşsun,

boynuna bir tasma takmadığım halde