Göçmen kuşları bekledim, karışan mevsimlerin kucağında,

Duaları, sabahları, şafak vakitlerini

Uykum ağır geldi her sabah yıldızı doğuşunda.

Çeyrek bir soluk alış bu,

Ne zaman yaşamadan yana olsa içi,

Ahşap bir kapının çıkardığı sesin tonunda boğulur şakakları,

Sudan bir ölüme gömülür ümidi.

Yan sokağı papatya dolu bir hapishanenin,

Kem gözlü tutsağı değil ki rüyaları.

Bak gölgeler kovalıyor gençliğimi,

Kalbim bir uçurtma ipine asılı,

Can atıyor ona sıkı sıkı tutunmaya,

Kuşlara selam veriyor güneşi arkasına alıp.


Cam kenarı bir yolculuk bu acı minibüslerinde.

Gözlerim kalabalık kentler arıyor ıslanmak için,

Göğsümü daraltıyor tuzlu su,

Susanlar ülkesini düşlüyorum,

Sırtıma alıp karanlığı.

Göçmen kuşlar da gidiyor ardımdan,

Ben yine kalıyorum.

Ben yine susuyorum.