Göçüyorum.
Henüz göç vakti de değil biliyorum fakat biliyorsun, mevsimler de puşt bu ara, hiçbiri vaktinde değil.
“Ben yavaş yavaş susarım ve sonra hiç duyulmaz sesim.” demiştim sana, hatırlarsın. Benden sana hatıra kalsın.
Sonsuz sevgi de yoktu sonsuz mutluluk gibi. En tiryakimiz bile buruşturup attı son sigaradan sonra boşalan son paketi. Kaç kadeh kırılmadı mı sarhoş gönlümüzde? Nankör müydük yoksa kör müydük?
Göçüyorum, iyi kadınları ve tüm kötü kitapları bırakarak. İçiyorum, şişenin dibini dilsiz zamana salarak.
Sen, yalın ayak çocukluğum
Yokluğum, yoksunluğum.
Sen, zemheride bileklerimi kesen ayaz.
Mezar taşıma da adımı sen yaz.
Makas değişir de trenin bahtı değişir ya hani, işte öyle değişse insanın bu bahtsız hali.