En kolay ulaşılabilen manzaraya, göğe baktım

Seyri ücretsiz ender güzelliklerden.

Şehrin göz yoran binbir suretinden,

Ekmek kavgasının hengâmesinden,

Yüz çevirdim.


Göğe saplanırcasına uzanan:

Beton ve taş istifinden artakalanıyla yetinip,

Bakış açıma düşen hisseye razı oldum seve seve...


İnananların yen sarkıtıp el açtığı,

Dua içre duayla yakardığı,

Kimilerinin ilahlarına layık görüp kondurduğu,

Lanetinde rahmetinde tek yerden beklendiği:

Göğe, göğe baktım.


Bir vakitler mabutların mesken tuttuğu bulutların ardını:

Mezura hakkı tanınmaz hududunu,

İnsanoğlu varınca mahallerine, ne tanrılar ne periler

Terk etmiş hepsi birden meskûnunu.


İlahperver feriştahları göz ırağa itince

Her ışıklı yıldızı takım edip de

Sicim sicim can verip zihinde

Gaybı, mevcudu işlediğimiz göğe:

İşte bak!

Aries, Orion, Lyra...


Neme gerek!

Yerde olan yerin; gökte olan göğün.

İndirdim başımı.

Göğün azameti çökmüştü zavallıcık boynuma.

Gökten sonra yere baktım:

Elimi cebime attım,

Cebimde beş lira.