Olmadığım yerlerde olamamanın acısı canımı o kadar çok yakıyor ki olduğum hiçbir yerde mutlu olamıyorum.
Kendimi tanıyamıyorum. Çocukluk fotoğraflarımı gördükçe mutlu olmak yerine ağlamak istiyorum. Bu ben değilim diye söyleniyorum sürekli. Oturduğum yerde nefesim kesiliyor. Başladığım hiçbir işi tamamlayamıyorum. Yorgun hissediyorum ki hareket dahi etmeden oturuyorum, saatlerce. Olmadıklarımın ve olduramadıklarımın esiri olduğumu hissediyorum. Kendimde, kendime ait hiçbir şeye rastlayamıyorum.
Annemi tanımıyorum mesela. En sevdiği yemek ne bilmiyorum. Nelerden korkuyor bilmiyorum. Huzursuz hissedince ne yapıyor bilmiyorum. Pilavı çok güzel yapıyor mesela ama ben pilava kaç bardak su koyuyor bilmiyorum. Babamı da tanımıyorum. Bir zamanlar gençmiş. Babası ölünce adam olmuş. İlk sigarasını kaç yaşında içmiş, dedemden ilk ne zaman azar işitmiş bilmiyorum. Ben ait olduğumu düşündüğüm her şeyde sadece misafirmişim.
Huzursuzum. Uyuyamıyorum. Okuyamıyorum. Bir şey yazamıyorum. Bir şey izleyemiyorum. Çok vasıfsız hissediyorum ve bu durum canımı çok sıkıyor. Ama sebebini de bulamıyorum. Gün geçtikçe kayboluyorum. Üstelik evin yolunu çoktan kaybettim.
Boşluğa düşmek değil de giderek boşluğa dönüşmek. Boşluğun içime dolduğunu hissediyorum. Uzun süredir mücadele ettiğim her şeye teslim oluyorum artık. Kafamın içinde güzel ezgiler değil siren sesleri çalıyor artık. Ben bu değildim ama artık kaybettim.
Hayrünisa Bozkurt
2020-11-17T19:37:24+03:00Bana ait olmayan kelamların beni anlatması... Boşluğa dönüştüğüm hususunda tek olduğumu sanıyordum. İyi ki kaleminizle buradasınız. Yüreğinize sağlık.
Kayra Neşad
2020-11-17T13:44:37+03:00Hasibe hocam, teşekkür ederim. Kendimi anlatabildiysem ne mutlu bana :)
Atakan, bu yazıyı yazarken düşündüğüm tek şey yalnız olup olmadığımı düşündüm. Olmadığımı görmek beni mutlu etti :)
Cem, teşekkür ederim :)
Cem Kılınç
2020-11-17T13:14:06+03:00Biraz günlük tarzı olmuş ama güzel bir yazı kalemine sağlık:)
Atakan Aydın
2020-11-17T08:02:29+03:00Sanırım yirmi birinci yüzyılın tanımı bu olabilir, hepimiz bir şekilde artık geç, yorgun, huzursuz hissediyoruz. Eminim ki içimizde bir şeye dönüşme potansiyeli var ama biz mutlu değiliz. Kalemine sağlık dostum.
Hasibe Şan
2020-11-17T04:06:28+03:00Fotoğraflarındaki yazı işte bu! Hiç şaşırmadım. Tebrikler Kayra🙋🏻♀️🖊 Kalemin daim olsun...📖
Seyfullah Özalp
2020-11-17T00:25:24+03:00Yorumlara bak ve sana söylediğimi hatırla :) Yazmayı da hiç bırakma.
Kayra Neşad
2020-11-16T23:58:12+03:00Hepinize çok teşekkür ederim. Yalnız olmadığımı ve bu hisleri sadece benim hissetmediğimi bilmek çok daha iyi hissettiriyor :)
Emel Eroğlu 🌜
2020-11-16T23:10:51+03:00Tek bir yazı onlarca insan ve onlarca his. Çok güzel çok yerinde ifade etmişsin Kayra. İçine girip kendini bulanlardan biri olarak söylüyorum sorguladığım soyutluğu biraz da olsa somutlaştırdığın için teşekkürler. Çok beğendim. Kalemine sağlık. :)
Belkidedir
2020-11-16T23:01:56+03:00Yazdıklarınız öyle tanıdık geldi şaşkınım şu an. İnsan kendine bile söyleyemediği hisleri başkasından okuyunca fark ediyor bazı şeyleri. Aynı evin içindeyiz ama annemiz, babamız bize uzak oturuyor sanki. Kaleminize sağlık.
Utku Koçlar
2020-11-16T22:57:42+03:00Hislerimize tercüman olmuşsun Kayra. Kalemine sağlık.
mocan
2020-11-16T22:55:52+03:00tanıdık hisler ve bir iç döküş... kayra senin yazılarını okumak da güzel :)
Busenur Apaydın
2020-11-16T22:47:20+03:00O pilavın tadına bakabilmiş olmana milyonlarca bardak dolusu tebessüm ettim. Yüreğine sağlık.
Muhammed Dalpalta
2020-11-16T22:12:24+03:00Aynı hissin bir ucundan ben de tutuyorum Kayra. Az da olsa anlayabiliyorum. Aslı hocama katılıyorum. Kalemine sağlık dostum.
Aslı
2020-11-16T22:06:08+03:00Ne kadar tanıdık hisler... Yalnız olmadığını bil Kayra. Umarım kurtuluruz içimizdeki bu sıkışıklıktan. Kalemine sağlık.