Hyperion ve Theia’nın kızı olan Selene, Yunan mitolojisinin ay tanrıçasıdır. Güneş Tanrısı Helios ve Şafak Tanrıçası Eos ise onun kardeşleridir. Selene; kıvırcık saçları, solgun yüzü ve bembeyaz teniyle beraber oldukça etkileyici bir görünüme sahip olmasının yanı sıra, çarpıcı cazibesi ile de fazlasıyla dikkat çeker. İki atın taşıdığı gümüş bir arabayla her gece gökyüzünde süzülen bu güzel tanrıça, ay şeklindeki ışık saçan tacıyla birlikte yeryüzünü aydınlatmakla görevlidir. Neredeyse bütün Olimposlu tanrıların gönlünde taht kurmasına ve hatta bazılarıyla kısa süreli ilişkiler yaşamasına rağmen esas gerçek aşkı bulduğu kişi ölümlü bir çoban olacaktır.


Geceleri tüm dünyanın üzerinde dolaşan Selene, bir gün Latmos Dağı'ndan geçerken sürüsüyle beraber dağın yamaçlarındaki bir mağarada dinlenen bir çoban görür. Endymion adındaki bu çoban o kadar yakışıklıdır ki Selene bir türlü gözlerini alamaz ondan ve artık her gece kendini Endymion’un yanında bulur. Genç adama uykusundayken yaklaşarak hem sıkı sıkı sarılır hem de sevgi dolu bakışlarla sabaha kadar seyreder onu. Pek tabii ki bu sırada güzel tanrıçayı fark eden Endymion da Selene’ye delicesine tutulmuş, ondan başka hiçbir şey düşünemez olmuştur. Ayna gibi parlayan Bafa Gölü ise bu iki sevgilinin emsalsiz aşkına sessizce tanıklık eder.


Rivayete göre Selene ve Endymion’un 50 kızı olur. Neredeyse her gece bir araya gelen iki aşık gündüzleri buluşamadıkları için gün doğumundan nefret ederler. Endymion bütün gün işkenceler içinde saatleri sayarak Selene’nin gelişini beklemektedir. Selene, göllerde veya denizlerde yıkanıp gökyüzüne çıktığı için Endymion sevgilisinin Bafa Gölü'nden büyük bir ışık huzmesi eşliğinde yükselişini izleyip her defasında tekrar tekrar vurulur genç tanrıçaya.



Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız

Rüzgârsızken duru gökyüzü

Nasıl yanarsa ışıl ışıl.

Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar

Nasıl serilirse göz önüne,

Gökler yırtılıp da açılır,

Tekmil yıldızlar görünür

Ferahlar yüreği çobanın...

           

Homeros



Her şey tam da olması gerektiği gibi ilerlerken bütün huzuru birbirlerinin kollarında bulan aşıkların bu aşırı romantik hikâyesi Olimposlu tanrıların pek hoşuna gitmez. İkili için artık ciddi bir kıskançlık ortamı oluşunca baştanrı Zeus Endymion’u huzuruna çağırır. Çobanın ukala veya bencil bir kişilik olmasını bekleyen Zeus karşısında son derece sevecen, mütevazı ve alçakgönüllü bir delikanlı bulur. Bu durumdan ilginç bir şekilde çok mutlu olur ve en kalbi duygularıyla birlikte Endymion’un kendisinden bir dilek dilemesini ister. Hiç düşünmeden tek hamlede cevap veren Endymion, sevgilisinden uzak kaldığı gündüzlerden tamamen kurtulabilmek adına ölümsüz ve sonsuz bir uyku diler. Bu sayede Selene’nin yanında olmadığı herhangi bir âna gözünü açmayacak ve Selene onu uykusundayken rahat rahat sevip okşayabilecektir.


Zeus yakışıklı çobanın isteğini yerine getirerek onu Latmos Dağı'ndaki mağarasında sonsuz bir uykuya yatırır. Güzeller güzeli ay tanrıçası Selene ise o gün bu gündür her gece Bafa Gölü'nde yıkanıp gökyüzünü aydınlattıktan sonra, uyuyan sevgilisinin yanına uzanarak mutlu düşlerin kollarına bırakır kendini.




Kaynak: Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğ