Şiirin birinci bölümünü onun beni ilk terk ettiği haftada yazdım, ikinci bölümünü ise beni ikinci kez terk ettiği günün sabahında yazdım. İlki çok zor ve yıkıcı, ikincisi ise çok daha zor ve tarif edilemez bir düş kırıklığıydı. Hiçbir zaman kolay olmazmış, dostlarım öyle dediler. İçimde kalmasın, ona da okutamadım gerçi ama size iyi okumalar.



1.

pencerem ardına kadar açık

yağmur sesiyle uyuyorum artık

göğsümde dinlenmekte geçmiş muhabbeti

ocakların ve şubatların

benim sesimi duyar mı sabahım

üstümde geceden kalma ziyan bir his var

ay ışığı ve gönlümdeki Mehpare mahşer yeri

çorak topraklarım böyle yağmur görmedi

hisler kervanında iş yapmaz bir tüccar gibi şimdi

kavruk tenimle bekliyorum güneşi

ben güneş doğmadan uyuyamıyorum artık


sabahım ve akşamım

gündüzüm ve gecem infial

zihnim, tohumlarının istilası altında bir çiçek bahçesi

simsiyah fotoğraflarım

gardenya çiçeği rengin

zor ve mahpus bir gün geçirdim

iyiliğin saltanatında kaybetmeye alışmış bir vücut gibiyim

ben yağan yağmurun kokusunu almadan uyuyamıyorum artık


ağaçlı yoldan geçtim

ve gönlümün dağlarındaki boynu büyük,

turuncu bir zambak gibi yürüyorum şimdi

sevincim, güzün gibi geçti

burnumda serin bir duman kokusu ile yürüyorum

nakşedilmiş bir ağrı var şakaklarıma

Sultan Ahmet’te kıldığım namaz

seccadede yaşlı alnım

aklımda silüetin karanlık bir geceden kalma Mehpare

ben sabah ezanını dinlemeden uyuyamıyorum artık


duygulardan korunaklı bir dehliz gibi uyu

çelikten duvarlar ör etrafına

ulaşamayan derin hislerle çevrelensin ruhun

kasvet, efkar, tasa

o duvarların arkasına ektiğim

kırgın iris çiçeklerini büyütüyorum ben

eksikliğini hissettiğim bir kitap

içi füsun ve kapağı efsunkar

hepsi birbirinden kuvvetli mühür ile mühürlenmiş zorlu sayfalar

bana bunca hayali neden kurdurdunuz?

bana bunca şiiri neden okuttunuz

bulutları dahi kasvetli bir sabaha uyanıyorum

ben mısraları kederle dolu bir şiir okumadan uyuyamıyorum artık


günler yetse de görmeye artık

günsüz günlerim oldu benim

güz mevsiminde açan hezarenim

girdiğim ilk kavganın mağlubu benim,

çölüm

siyah kumlarla dolu

ekilen her şeyi kurutan

erken hasatlarla ömrü geçmiş bir çöl bahçesi

çölüm,

zerresi dahi olsa sevgi suyunun

bir ömür geçiren hibiskus çiçeği

ve körelten bir zaman var hayallerimi

zifiri karanlık bir gecede yoldayım

kederli sisler kapatmış etrafı

istikamet neresidir, ruhum

ben karanlık çöktüğünde uzun yollara çıkmaya korkuyorum artık


şehrimin çatılarında özgürce dolaşıyor kuşlar

ince ayakları dal parçalarına hasret,

özgür mü benim şehrimin kuşları?

ardına kadar açtığım penceremden

içeri doluyor yağmur taneleri

gürleyen gökyüzünü duyuyorum sadece

patlayan şimşekler göğüs kafesime hapsoldu dünyada

bu kapkara elemli bulutlardan mı çıkıyor

berrak tenine benzeyen yağmurlar

dileğiniz nedir söyleyin bana

şehrimin kasvetli gökyüzünde özgürce uçsun mu kuşlar

mahzun ve narin kanatları bitap düşmüş

uçabilir mi şehrimin kuşları

yalnız, güçsüz

sonbaharda ağlayan bir selvi

ben yağmurun ardından gelen gökkuşağına düşmanım artık


baharda sert bir kış geçirdim

beklerken kabarmış bulutlardan nisan yağmurlarını

gam ile doldu kemiklerim

koşuyorum,

savaşında bir serdengeçti

yükseldikçe incelen karın tanesi

çok uzaklardan geçen bir kuzgunun kanat sesleri

ve her köşeme sirayet eden aster çiçekleri arasında koşuyorum

menzilimde koşmaktan yorulmuş bir yılkı var

ufuk çizgim silinmiş

geceye ve kışa veda ediyorum

bilmediğin kadar soğuktur bu gece

güzel yüzünü acıtmasın soğuk rüzgar

koru kendini Mehpare,

meyletme ruhum

ve kimse bilmesin Allah’ım

çünkü ben yüzüne değen hoyrat bir rüzgara bile

imrenerek bakıyorum


2.

yağan her yağmurda içime düşen şüphedir

beni cezbeden bereketli sofran

tadına baktıktan sonra aç kalktığım

dedikleri gibi, yaratılan üzümden önce miydi bu sarhoşluk

pişmanı mıydım dalgalara karşı koyamadan

kıyısına vurduğum sevginin


beton kulelerin arasından geçip

turkuaz bir deniz görmüş gibiydi

duru silüetinin içimde kızıl fırtınalar koparan isyanı


olan ve olmayan her şeye şükürler olsun Allah’ım

ama ben olmayacak hayaller kurmaktan vazgeçtim artık