Hep merak etmişimdir; iki kalbin birbirini beğenmesi, kabul etmesi, anlaması, uyum sağlaması mümkün mü? Nefret gibi karşı taraf pes edesiye kadar bitmek bilmeyen güçlü kılıç darbeleri vuracak kadar; sevgi gibi karşı tarafın kılıcı kırılasıya kadar dayanacak bir kalkan gibi güçlü mü?


Şu bir gerçek ki aşk en az yıldızlar kadar gerçek ve onların kütle-çekim etkileri kadar güçlü. Yeterince meraklı olanlar yere uzanıp göğe bakarak o yıldızların cazibesine kapılıp onların yanıp/sönmelerini, hareketlerini izlerler. Keşif ruhlu olanlar rastgele oluşturdukları şekillere isimler verirler. En güzel parlayanlar her daim dikkat çeker, bu yüzden en güzel ve en çok parlayan gezegene en güzel tanrıçanın ismi verildi. 


Yetim gezegenler¹ gibi uzay boşluğunda ilerlerken bir yıldızın cazibesi dikkatimizi çeker olmalı ki kütle-çekim etkisine yakalanıp yörüngesine gireriz. Halbuki o yıldızı görmeden önce kaç tane yıldızla tanıştık... Artık yıllardır bitmek bilmeyen o karanlığa ilk defa şafak çöker, yüzeyindeki buzullar erimeye başlar. Tıpkı bizim de buz tutan yüreklerimiz gibi. En nihayetinde gezegene hayat şansı verilir. İstemesek bile onun ışığında güzel bir gün geçirdikten sonra batar, karanlık tekrardan hakim olur, özlemeye başlarız. Tabii Venüs gibi aşırı aşık olan tipler de yok değil...²


Kepler Yasaları'ndan bir kuraldır, gezegenler eliptik bir yörünge izler. Herkesin sandığı çember şekli yanlıştır. Çemberde merkez her noktada aynı uzaklıkta olur. Yakınlaşma/uzaklaşma diye bir şey yok, her daim aynı. Elipste ise böyle bir şey yoktur. Bir nokta çok yakınken bir diğer nokta çok uzak olabiliyor. Hmm, tanıdık geldi mi? Yıldızımızı her ne kadar çok sevsek bile bir noktada uzaklaşmak zorundayız. Doğa yasasına isyan edebilirsiniz elbette ama değiştiremezsiniz; tüm her şey doğa yasalarının üstüne kurulu. Aşk bu noktada sınanır. Ya sabredip yörüngesini izlemeye devam edecek ve tekrardan güzel yıldızına yakın olacak; tıpkı eski günlerdeki gibi. Ya da daha fazla sabredemeyip vazgeçecek. Yeterince seven birinin tercihi gayet ortada. Siz yıldızken ufacık bir gezegene üzülmeniz saçmalık değil de ne? Yine de üzülebileceğiniz tek bir durum var. Buraya kadar aşkı ve ilişkiyi tanımladım, gerçek aşkı değil.


Aşkı beğendiğiniz herkesle yaşayabilirsiniz. Ancak gerçek aşkı yaşayabileceğiniz kişiler emin olun sağ elinizin beş parmağını geçemez. Kendinizi herkese aşık edebilirsiniz lakin kimseye kendinizi sevdiremezsiniz. Aşk ve sevgi bir aradaysa ilişkinin devamı olur, sadece aşk yetmez.


Malzemelerimiz göklerden indirildi, her birimiz yıldızlardan meydana geldik; gerçekten. Kanınızdaki demir, dişinizdeki kalsiyum, DNA'nızdaki azot... Siz de sonsuz karanlıktaki bir yıldızsınız, diğer var olan herkes de öyle. Ancak bazı kişiler var ki sırf malzemesi yıldızlardan geldiği için yıldız olmaz; onlar gerçekten herkes birer asteroit, uydu, gezegen iken çevrelerine ışık saçan bir yıldız olmayı başaran kimselerdir. Gerçek aşk ancak bu kişilerle yaşanılabilir, diğerlerini unutun.


Her ne kadar karmaşık olsanız bile sizi anlayan, siz mutsuzken sizi neşelendirmeye çalışan, ilham veren, ışığınız azaldığında kendi ışığını sizinle paylaşan, siz düştüğünüzde sizi kaldıran, kibar, sizi olduğu gibi kabullenen, dürüst, sizi değerli birisi olarak hissettiren, düşünceli, empati yapabilen ve daha nice özellikler bu kişilerde taşınır. Emin olun hayatınız boyunca çok az karşılaşacağınız kişilerdir, işte onları kaybetmeyin. Size ''sıradan'' muamelesi yapmazlar, eşsiz birisi olursunuz onların gözünde. Siz de onlar için bir yıldızsınızdır, ''mükemmel ilişki'' onlarla yaşanılmak için vardır. Ancak unutmayın, onlar da birer yıldız olduklarının farkında. 

Onunla uzayın sonsuz karanlığına da düşebilirsiniz, beraber yandığınız müddet karanlık sizden korksun. 


O halde Yıldız'ınızla birlikle kendi gökyüzünde harika bir takım yıldızı oluşturun. O noktada tüm olumsuzluklara rağmen parlayın; parlayın ki yaşadıklarınızdan, anılarınızdan memnun kalın. Kim bilir, tüm olumsuzluklara rağmen hayal edebilen bir çift çimlere uzanmış sizi izlerken ilham alır, keyiflenir, kıskanır, adınıza şiirler yazarlar...



¹ Bu gezegenlerin doğrudan bir yıldız sistemleri yoktur. Başıboş bir şekilde dolaşırlar. (Başıboş, serseri, yıldızsız, güneşsiz gibi bir sürü isimleri var.)

² Venüs'te bir gün, bir yıldan daha uzundur. Hayır, yanlış okumadınız.