Gerçekleri görmek seni hırçın yapmış,

Sana uzanan ellerim, boşlukta kalmış.

Bir şeyleri düzeltmek dururken elimizde,

Sen öfkeyle tuttun, uçurumu dizinde.

Sinirle harlanır yüreğin, ateş olur,

Sözcüklerin zehir, sessizliğin kul olur.

Ben kaçtıkça senden, sen kovdun peşimde,

Kin ve nefret doldu bu yıkık şehirde.

Sana anlatmak istedim; yollar başka,

Ama her kelamım yankı buldu taşta.

Benide kararttın, gölgelerin içinde,

Aşıladı nefretin, kök saldı içimde.

Şimdi, bu yolda kim kazanır bilinmez,

Ama bil ki, her yara kendi izini kesmez.

Göğsümde ağır bir taş gibi taşıdım seni,

Sen ise kör bir öfkeyle tükettin beni.