Merhabalar, merhabalar bir film incelemesiyle daha karşınızdayım. İki saat otuz dakikalık bir film. İzlerken çoğu yerinde gerilip, laptop kapağını kapatıp, tavanı seyredip düşüncelere daldığım doğrudur. Film bir kitap uyarlaması. Lakin kitabını okumadığım için bir karşılaştırma yapmam mümkün değil. Filmi soracak olursanız şahane bir filmdi. David Fincher mükemmel bir iş çıkarmış. Bir kere alışılmışlığın dışına çıkılarak o mutlu Amerikan evliliklerinden çok uzak bir film. Hem evlilik hem polisiye hem de fazlasıyla gerilim filmi. O yüzden hakkında çok şey bildirmesem iyi olur. Bence oyunculuğuyla Rosamund Pike başlı başına en iyisiydi.


Film evli çiftleri korkutabilecek bir film. Flashbacklerle evliliğin her dönemi ele alınmış. Tanışma, sevgili olma, evlilik, mutluluk, sıradanlık, kavgalar ve tartışmalar, şiddet, partnere duyulan korku (Ki maalesef bizim ülkemizde fazlasıyla var. Türkiye’de hangi kadın korkmaz ki kocasından?) takıntılar, aldatma vesaire. Evliliğin işleniş şekli gerçekten korkutucu. Yalnız bir insan olmama ve evliliğe karşı bir insan olmama rağmen beni bile korkuttu. Filmi beraber izleyen sevgililerin aklından “Benim eşim/sevgilim böyle manyakça planlar yapabilir mi?” diye geçirecektir. Finale gelmeden önce dikkatimi çeken bir ayrıntıya yer vermek istiyorum. Filmin başlarında şöyle bir diyalog geçiyor;


— Asla onlar gibi olmayacağımıza söz ver

— Kimler gibi?

— Tanıdığımız berbat çiftler gibi. Kocalarını eğitilecek ve gösteriş için kullanılacak birer maymun gibi gören kadınlar.

— Eşlerini atlatılacak ve uzak durulacak birer trafik polisi gibi gören kocalar.


Çok da yabancı geldiğini söyleyemezsiniz herhalde. Her ilişkinin başında mükemmel bir gelecek olduğu sanılır. Farklı dersiniz. O diğerleri gibi değil. Lakin bir tarafın diğerleri gibi olmaya başlaması sizin ilişkinizi bitirir. Ne yazık ki sizlere polyannacılık oynayamam, bunlar gerçekler. Sonrasında her şey berbat olduğunda şöyle bir diyalog bizleri bekliyor;


— Evet seni sevmiştim. Ama sonra birbirimize uyuz olduk, birbirimizi değiştirmeye çalıştık. Birbirimize acı çektirdik.

— Evlilik bu işte.


Tamamen katılıyorum. Evlilik bu işte! Evlilik hayranları insanlar beni linçetmeye gelmeden şu sözü eklemem gerekiyor. Canı yanmış bir kadından korkulur. Filmi tek cümleyle en iyi bu şekilde anlatabilirim. Ha unutmadan hâlâ bir sevgiliniz varsa veya evliyseniz bu filmi izlemeden evvel Michel Gondry adlı dâhi yönetmenden, Eternal Sunshine Of The Spotless Mind’i izlemenizi öneririm. İlişkinizi kurtarmak veya güçlendirmek için çok etkili bir ilaç. Umarım kendinize şu soruları hiçbir zaman sormazsınız;


“Ne düşünüyorsun? Nasıl hissediyorsun? Birbirimize ne yaptık? Ne yapacağız?”


İyi seyirler.