İçten içe kimse görmeden ağlayan gözler, yavaş yavaş yaşlar akarken damlaları hisseden bir surat… Olmayan damlaları. İçten içe kırılmış bir kalp, parçalanmış, parçalara ayrılmanın acısıyla harmanlanmış ama görünürde sapasağlam… Ben buyum, sen busun, biz buyuz. Aynaya baktığında daha gözlerinden akmadan yaşlar hissetmenin nedeni bu. Hatta belki de imgelediğin, düşlediğin bu dünyaya uysun diye aktı gözyaşların. Eksik kalmış yarım bir cümleyi zorla tamamlama çabasıyla konmuş eğreti bir nokta gibi. Benim gibi, senin gibi, bizim gibi… En çok da her şeyiyle tam görünen lakin hayatında hiç hissetmemiş, hissin ne demek olduğunu bilmemiş ancak yarattığı illüzyonla kendi dışında her şeyi, herkesi yansıtan o genç kız gibi…