Bu oyuna başlamadan önce sayın seyirciler ve sayınmayan seyirciler, hepinizi saygısızlık ve sevgisizlikle selamlıyorum. Bu oyunun adı gerçeklikler komedyası. Hepiniz hoş gelmediniz. Bazılarınız da hoş gelmediniz. Acı çekmeye hazır olun. Gözlüklerinizi çıkarıp vicdanınıza koymayı unutmayın. İyi seyirler. Armut dibine düşer derler, iyi de armut kim? Elmalar uzağa mı düşüyormuş da armutlara kalmışız? Birbirinin yörüngesinde dönüp duran iki gezegen gibi, ulaşamıyoruz hiç birbirimize. Armut da olsak elma da olsak fark etmez. Yaşarken düşünmediğin şeyleri anlatırken zorlanırsın hep. Keşke güneşin vurduğu ağaç dalları arasında yaşayabilsem. Ama yaşayamıyorum. Ben neden yaşayamıyorum? Bu yüzden. İşte bu yüzden yaşayamıyorum ben. Gözlüklerimi vicdanıma kapattım. Dünyada her şeyin yaşanabileceğini görüyorum artık. Mümkün… Sen olmak, ben olmak, biz olmak mümkün. Her şey mümkün. Çamaşır da bekliyor makinada, bugün yıkamam lazımdı aslında. İyi de bana ne? Her zaman yaptığımdan farklı olarak yeni yıla ben olmayarak girmek istedim. Kendim olmayarak, başkalarını düşünmeyerek ve seni bularak. Ben buyum işte. Sen de osun. Hepsi bu elimdekilerin. Her şeyi bitirmişim ve bir ben kalmışım boşlukta. Bir ben. Nokta. Sanırım artık bir de sen varsın boşluğumda. Ben sadece kendim olmak istiyordum başka hiçbir şey değil. Artık senin olmak istiyorum, kendim değil. Tesadüf getirdi bizi bir araya, yine tesadüf çalacak her şeyi. Kaldırımın kenarında oturma, yanaş biraz bana. Sanki çirkin bir şey olsa ihanet etmeyeceğim kendime. Güzel olmadan çirkin var olamazdı herhalde. Var olan olmuşken bunu değiştirmek ne haddimize? Güzelliği yaşayacaksan biraz çirkinliği de görmek zorundasın nihayetinde. Vicdanın katlanamasa bile, sen gerçekleri gördüğünü biliyorsun en derinde. Gerçekliği algılayamıyorsun, seçemiyorsun, bulamıyorsun sanıyorsun. Sen öyle san, ben seni buldum. Gözlerin kelimelerde gezinirken bunun sana yazıldığını anlamayacaksın. Ve bu kelimeler sana “ben mi?” dedirtecek. Sen olmadığından nasıl emin olabilirsin ki beni bulmadan. Bazen bir şeyi bulman onun da seni bulduğu anlamına gelmez. O yüzden bul beni ve kaçalım bu komedyadan. İki kaçak gibi kelimelerin arasında gezinebiliriz. Çünkü artık aynı lisanları konuşan iki diliz, iki göz ve iki dokunuş. İki sayısını sevmedim çok ayrı duruyorlar. Bende birleştirmeyi tercih ettim ve artık bir oldular. Artık bu yazının içine karıştılar. Ağır geldiyse hepsi, gözlüklerini vicdanından alıp perdeleri örtebilirsin. Kör olmak işine geliyorsa görmeni sağlayamam ama alfabenin altıncı harfine bakarsan beni bulabilirsin. Ben biraz şakayım ama hala kısa kelimelerle konuşmakta zorlanıyorum. O yüzden boşlukları ve üç noktaları tamamlayacak anlamda uzun uzun seni seviyorum.
Gösteri: İki ve Altı Her Zaman Bir Eder
Yayınlandı