Gözlerinin altındaki mor halkalar iyiden iyiye göstermeye başlamıştı kendisini. Aynaya bakmasa bile onların varlığını hissetmediği tek bir an yoktu. Tütün içtiğinden ötürüdür ki sakalları sararmış bir vaziyette idi. Kundurası da vuruyor muydu acep ayağına Orhan Veli'nin Süleyman Efendisi gibi... Zaten bunların hiçbir önemi yoktu ya! Yaşadıklarını hatırladı, dünya ile bağı kopmuş olan eşini düşündü sonra, geçip giden onca zamanı tek bir hamlede gözlerinin önünden geçirdi. Gözleri yaşarıyordu, damlaların düşmemesi için başını göğe doğru çevirdi. Bir evde tek başına yaşamak ne zordur, bunu önünden geçip giden kalabalığı gördükçe daha da anlıyordu. Evin duvarlarına dahi sinmiş olan yalnızlığı içinde bir yerlerde bir şeyleri koparıyordu. Sustu, buram buram yalnızlık kokan evinin yolunu tuttu ağır aksak...