Bay K...'nin Beylikdüzü'nde bir bankta unuttuğu günlüğünün ilk sayfasıdır. Kendisinden izin almamızın mümkün olmaması nedeniyle, izin vermesinin mümkün olma ihtimali göze alınarak yayımlanan günlüğüdür.


Gözümün altında bir yarık var birkaç gündür. Neden olduğunu tam bilmemekle birlikte hatırlamakta istemiyorum. Her şeyin istemediğim bir düzmeceden ibaret olduğunu biliyorum hayatımda. Zamanın nasıl gelip geçtiğini, nasıl geldiğini biliyorum beni mutlu eden cumartesi gecelerinin birbiri ardına. Zaman ne hızlı. Hayat ne çabuk geçip gidiyor böyle? Her büyük düşüşten sonra bir yenilenme isteği doluyor içime. Eski çocukluk günlerimi özlüyorum; kirlenen ciğerlerime, eskiyen ellerime, masumiyetini yitiren yüzüme acıyorum. Uyuyamıyorum eskisi gibi. Eskisi gibi mutlu da değilim. Eskiden mutlu muydum onu da bilmiyorum. Hayalden bir geçmiş bahçesinde yaşıyor yüreğim. Bugünün anlamı ne bilmiyorum. Yavan ve hissiz bir şekilde geçiriyorum zamanı.

Ben eskiden böyle değildim… eskiden böyle olmazdım… eskiden bu kadar duygusuz da değildim… Eskiden… Ne acı, insanın bir zaman yaşadığı yahut yaşadığını sandığı duyguların özleminde bugünlerini mahvetmesi. Fakat her şey birden oluyor kimseye anlatamıyorum. En çok kendime anlatamıyorum. Beni çok azarladılar. Beni çok dinlemediler. En son direncim kırıldı. Ben de kendimi dinlemeyi bıraktım. Uçuk fikirlerime karşı kendimi azarlamaya başladım. Aslında onlara karşı çok direndim. Sonunda yenildim. Onlara teslim oldum. Onlar ne derse o olsun istedim. Çünkü kendi isteklerimi yapacak gücü kendim de bulamadım. Ayrıca ne istediğimi de hayatım boyunca bulamadım. Neyse çok dağılmak istemiyorum. Onlar cehennemine burnumu tutarak atladım.

Gözümün altında bir yarık var birkaç gündür. İşe gidemiyorum. Tek gözümden yaşlar akıtarak yazıyorum bu yazdıklarımı. Ağladığımdan değil, tek başına mücadele veren tek gözümün yorgunluğundan. O da çiftliğin teke dönüşmesinden mustarip. Ben de mi tek başına görmekten yorulan bir göz gibiyim yoksa? Benle beraber görecek bir göze daha mı ihtiyacım var? Hayır. Ben unuttum biriyle olmanın mutluluğunu. İnanmıyorum da. Zaten benim gözümde bir yarık var. Belki yalnızlıktan, belki amaçsızlıktan belki yorulmaktan. Bir yarık var gözümde neden? Hatırlamak can sıkıyor ama hatırlayalım. İnsan çok doldurursa karnını, birkaç gün kendine gelemiyor. Her şeyin fazlası zararlı. Peki ya azı? Azlığın güzelliğinde doyamıyorsam, fazla bana az geliyorsa artık. Çok mu yoruyorum kafa mı? Ya da başkalarının kafasını? Neden susmayan bir beyin verdi bana? Nedenlere girmenin korkusuyla, yan çiziyorum ruhuma.

Pasajdan çıktım. Ekrana bakmaktan, parasını bekleyenlerle kavga etmekten yorulmuştum. İnsan sevmediği bir işte nasıl çalışır? Sevdiği işlerin peşinde gitmezse bir ömür sevmediği işlere katlanır. Ya hiçbir işi sevmiyorsa? Pasajdan çıktım dedim ya. Köhne bir oda tutulur ucuzundan. Bu şehir ıssızlığa düşmandır. Bir ayna olmalıdır orada en kirlisinden. Belki başka insanlardan kalma bakteriler, ter kokuları yastıklarda. Çeyreklik viski damarlarımda birkaç saat sonra. Tanımadığım bir ten daha sonra. Daha sonra ise sayamadığım kadar kutu ezdim arsalarda. Damarlarımda yangın gezintisi. En son bir otobüste birileriyle kavga ettiğim de var silik hatıralarda. Daha sonra düşüp ağladığım başka köşeler. Başka bir kadın daha, başka bir tartışma daha bir otobüste. Birkaç bekçi sopasıyla cilalandım. Ertesi gün Pazar. Biz kölelerin cumartesi geceleri ne zevkli olur ama. Eve geldiğimde ağlamış annem. Göz pınarları akmaya hep müsait. Onu ağlatmak en büyük hobim. Bir baltaya sap olamayışımın otuz beşinci yılını kutlarken bu tür olayların yaşanması, mutsuzluğumuza gölge düşürdü.

Kan olmuş kıyafetlerim. Sigara paramdan zor ayırdığım üç beş kuruşla aldığım o beyaz gömleğim mahvolmuş. Koridordaki halıları kanımla kirletmişim. Sabah mosmor bir gözle ayıldığımda. İki gün önce ölmüş bir ölü gibi kurumuştu ağzım. Sekiz dikiş, biraz ağrı kesici, raporu iş yerine göndermemle gelen birkaç arama kızgın seslerden.  En temizi bir haftalık bir rapor. Günahlarıyla yığılıyor şehir üstüme. İnsan duygularını kaybettiği yerde çok durmamalı. Acele ettirildiği, eleştirildiği ve kimseyi memnun etmediği yerde fazla durmamalı. İstifa etmek fikrini zar zor kovuyorum kafamdan. Çabucak kapatacağım gözümdeki yarığı. Çalışacağım. Annemi üzmeyeceğim. Ama şimdi? Özlemiştim evimi, düşünmeyi, yalnız kalmayı, evden çıkmadan bir şeyler yazmayı. Gözümde bir yarık vardı, diktiler. Bir haftalık bir rapor verdiler. Beni mutlu ettiler.