Didem Madak, kadın şiir yazmaz, olsa olsa kadına şiir yazılır denilen zamanların koca kalpli, çiçekli şairi. Pulbiber mahallesi sakini, hayatının her ağrılı yanına grapon kağıtları döşerdi. Onun için şiir bir çocukluk alışkanlığıydı. Çocuk yaşta annesini kaybetti. Taş bebeği ters çevrilince ağlardı. Bazen durmadan ‘ah’ derdi. Ahlar ağacına yıllarca rengârenk çaputlar bağladı. Uzun bir dize koyardı hayat her sabah karnına, insanın yazgısı çokomel kâğıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyor insan. “Şair kırılsa, uzun bir dizeyi kırar mesela, şiire kim dokunsa kıymık batar.” derdi. İnsan kaybolmayı ister mi o istedi. Uzaklara gitti. Kimi gün yalnız hissederdi kendini. Aslında yalnızdı da. Derdini annesinin fotoğrafına anlattı. “Annem beyaz bir kadındı.” diyor. Kalbi ucu kırılmış bir tahta kaşık gibiydi. Kalbinin en doğusunda boş salıncaklar gibi gıcırdayarak konuştu karanlıkla, kediler gibi mırıldanarak. Çocukluk fotoğrafında kardan adam gibi yanı başında, ilkokul talebesi kalbinde… Kalbi bir gecekonduda oturuyor her yağmur yağdığında gecekondunun damı gibi içine ağlıyordu. Sevinmek nedense hep 7 yaşında. Cennete gitmek istedi otostopla, cinnete kadardı oysa tüm yollar. Bir beyaz balinanın karnında uyumak istedi, camdan pabuçları kırık, prens de bulamaz onu artık. Hayata söyleyin de masallarda arasın anlamı.


O ruhumuza çiçek aşısı yaptı ki çiçekler açsın ruhumuzda. Annesinin bir şiir defteri vardı. O gittiğinde ilk şiirini annesinin defterine yazdı. Yaprakları gitgide sarardı. Bu dünya karaciğerinden hastadır sanırdı, boyama sarışın bir kadındır zaman, hep hayatını anlatır. Aklının taş kaldırımlarında dolaşırdı, adamlar ayak seslerini dinlerdi. Perdesi aralık, ışığı açık. Nedendir diye sorup durdu. Neden insanın derisine bu kadar güzel bir resim çizmiş Allah. Allah olmasaydı çöpten adamlar gibi yakışıksız çıkardık sanırdı fotoğraflarda. Gel! Ah’lar ağacından sen de biraz meyve topla.


Didem Madak anne kokan şiirlerin çiçekli kadını. Her dizesi içten her dizesi anlam, anı yüklü. Didem Madak’ı tanımak, bir kere de olsa şiirlerini okumak dünyaya farklı baktırır.

Şiirleri yaşamıdır. Çocukluğu, kaybettiği annesi, kaybettiği her şey. Günlerden 8 Nisan 1970 Madak İzmir’de doğar. Annesi Füsun Hanım’ın şiirlerinde bahsettiği uzun saçlı kızı Işıl dünyaya gelir. Didem Madak kardeşi Işıl ile çok iyi anlaşır. Annesi ve babası öğretmendir. Yaşadığı, büyüdüğü dönem epey zorludur. 12 Eylül Darbe dönemi babası okul müdürü ile kavga eder ve Uşak iline sürülür. Füsun Hanım’ın tayini çıkmadığından kızları ile Burdur’da kalır. Füsun hanım ve kızları için korku dolu günler başlar.

“Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim. Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu. Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri, diye başlayan bir çocuk romanında.” Madak’ın her şiiri yaşadığı yılların anısıdır. 13 yaşında annesini beyin kanserinden kaybeder.

“Ölen her kadın için şiir yazdım. Onları Muc’a evin karşılığında verdim. Çok ucuza. Artık bütün üzgün oluşumların adı: Anne! 

Annesi öldükten sonra babası ikinci evliliğini yapar.

“O günleri hatırlayınca hayatın elini beline koymuş sinirli bir üvey anne gibi bizi azarladığını ve kardeşimle el ele tutuşup hayallerden balkonumuza sığındığımızı hatırlıyorum.”


Madak, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlar. O yıllarda babası ve üvey annesi ile yaşamaktadır. Evden bir an önce ayrılmak ister, bunun üzerine okulda tanıştığı biriyle gizlice evlenir. Evden ayrılır, ardından okulu bırakır. Sonrasında mutlu olamaz ve boşanır. Boşandıktan sonra birden fazla işte çalışıp geçimini sağlamaya çalışır. Derme çatma bodrum katında bir ev bulur sonra şöyle söyler “Rutubete dayandığın sürece şiir yazmak için çok iyi yerler.” Hayatından memnun değildir ve çok yalnız hisseder. Kendi kabuğuna çekilir, çok sevdiği kardeşi Işıl, arkadaşı Müjde ile bile görüşmez. Zaten başka kimsesi de yoktu.

“İki kendim varmış maviş anne, biri benmişim biri mutsuz. Ben ölürsem maviş anne, mutsuz için dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al. Ben ölürsem mutsuza iyi bak.”

Üç yıl sonra kardeşi Işıl’ın yanına gider. “Örtündüm ben, her şeye karşı kadın kimliğimden de sıyrıldım, bu beni rahatlattı.” der. Didem Madak’ın bu dönem tasavvuf ile ilgilendiği söylenir. Kardeşi, “Ablam bu dönemden inanarak çıktı yoksa kayıp gidecekti.” diyor. Tam da bu dönem yarım kalan hukuk eğitimini tamamladı. “Allah benim çaresizliğimdi, artık konuşabileceğim kimsem olmadığı için onunla konuştum.” derdi. Üç şiir kitabı vardır. Bunlar Grapon Kağıtları, Ah’lar ağacı, Pulbiber Mahallesi. Tüm bu acıları, anne özlemini kitaplarında anlattı. İlk kitabı Grapon Kağıtları kardeşinin haber vermesi ile öğrendiği şiir yarışmasında birinci olmasıyla derlenip kitap oldu. Sonrasında çiçekli şairimiz Didem Madak, Timur Çelik ile tanışır ve evlenirler. Evliliklerinin üç yıl sonrasında kızı Füsun dünyaya gelir. Kızına özlemine onlarca şiir yazdığı annesinin adı olan Füsun adını koyar. Hayata Füsun ile başladı ve Füsun ile geçirdi son zamanlarını. Füsun daha 3 yaşına gelmeden kolon kanserine yakalandı ve 41 yaşında hayata gözlerini kapadı. Didem Madak bir Füsun’un kızı bir Füsun’un annesiydi. Ve tıpkı annesi gibi Füsun’u bırakıp gitti.

 

Hayata bakın, şiirlerini her okuduğumda kendimi birçok duygunun içinde buluyorum. Yalnız geçen çocukluğun izleri, yaşanan yıkıcı anılar hepsi öyle güzel bir dile anlatılmış ki. İyi ki vardın Didem Madak, iyi ki bu dünyadan geçtin.

Sayfalarca Didem Madak’ı anlatma isteğimi durduramıyorum. Didem Madak, Türk edebiyatının çok kıymetli kadın şairi. Başta onu nasıl anlatacağımı bilemedim, ne yazsam hafif kalır. Ne yazsam onu en iyi tariflerim diye düşündüm. Açtım her bir şiirini tek tek okudum. Döndüm bir de güzel yorumlayanlardan, kendi sesinden dinledim. Bence bir insanı anlamak, anlamaya çalışmak o kadar da zor değil. Eğer bu kişi Didem Madak ise, o güzel kalpli şair artık yok, 10 yıl önce ayrıldı aramızdan. Bize düşen açıp dizelerini okumak. Biraz olsun hissetmek içinden geçenleri. Belki Çiçekli Şiirler yazmak istiyorum bayım, belki Ah'lar ağacı, belki ağlayan kaya…

Didem Madak şiirlerinden alıntılar ile yazımı noktalıyorum.


“Dünyaya bir kadın eli değse, şöyle ağır bir halı gibi çırpılsa, tozlar havalansa”


Melankoli ve kolonya şişesi

Kalbim ile İzmir aynı şey mi?

Boyunlarında simsiyah birer halka 

Kumruların hepsi de dişi mi?

Gugukguk yusufçuk

Nerdesin? Burdayım.

Bekleyin, bekleyin geliyorum!

Melankoli ve kolonya şişesi

Hayatımın üstünde imkansız kuşlar uçuyor. 

Kalbimi bıraktım bir yanı başımda

Kanatlarımla hep böyle yalnız başıma

Son şiirimi de kaybettim

Kalbim! Neden ben?

Son çocukluk resmimi de bir yabancıya gönderdim.




“Pollyanna,

Sana göre insan Profiterol yer gibi yaşamalı

Bir çamur deryasının içinde

Küçük beyaz mutluluk topları yakalamalı

Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan 

Sen de bilirsin ya Allah Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana”




“Ah Pollyanna, 

İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna: 

Cancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydın 

Kaçarken yangın merdivenlerine

Keşke grapon kağıtları assaydın. “


Bana artık büyü diyorlar

Bütün renkleri mezun etmişler hayatlarından

Karanlığa emekli öğretmenler gibi sanki insanlar.

Bilirsin işte Füsun gidişinden bu yana

Hüzün sektöründe bilfiil yirmi üç sene görev yaptım!

İnfaza götürürken bari üst benlerim

Gözüme bir gökkuşağı bağlasalar.




Acılarınızın karnı bahar olmuş madam dedi Zeyna!

Kelimeler içimde film çeviriyorlardı

Karnımdan şarkılar çıkacak Zeyna dedim

Karnımdan ışıklar...

Karnım otuz yedi ekran bir televizyona dönüşecek



Doğdum, doğurdum

Bir insan nasıl büyüyor gördüm

Hayatta kalmak için

Ve hayatta kalmanın yanında

İnandım şiir bir gevezelikti

Şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda

Satırlar artık bomboş

Karnımda hissiz bir şiir var

İçimde durmadan bölünen şiirler

Birlikte yok olacağımız şiirler

Birlikte unutulacağımız şiirler

Hiç borcu olmamış şiirler



Didem Madak şiirleri dinlemek için:

https://www.youtube.com/watch?v=T8uiNbUyD3U&t=1530s



Didem Madak röportajını izlemek için:

https://www.youtube.com/watch?v=LGpbjWpNams&t=18s




Didem Madak’ın yer aldığı kısa film:

https://www.youtube.com/watch?v=AdtcoUl5ch4




Didem Madak'tan “Annemle ilgili şeyler” :

https://www.youtube.com/watch?v=cJCeqNYtdAk