Tülden aşağı akan gözyaşları

Saçlarında yeni ıslanmış haklılığım

Fabrika bacalarının çığlığında boğulur

Başka mevsimlerden

Cebimde unuttuğum gezgin ayak uçları

Bolca şehir çokça umuttur


Çimen topaç hokka ve divit

Ve erkeklik ve kadınlık

Ve ardından çocukluğun adam olmaklık

Bulmacamın konusu olur

Şimdi bir yudum İstanbul

Göz kırpışlarım daha rugan


Solumda heyecanlı bir deniz

Titretirken rüzgarından

Adalara karşı yalnız ve köhne

Balıkçı lokantası önünde

Çiçeklerden en sevdiği

Sardunya olan

Bıçkın garsonun

Bir şiir sızar papyonundan


Bense o an vapura binmiş çocukluğum gibi hissederim

Üşürken kapanan fermuar sesi

Aklıma nasihat olur

Martıların argo çığlıkları

Lapa lapa kafamıza düşerken

Fiyonklu sözcükler

Nasır bağlamış sohbetlerimde

Taze bir meze gibi

Paldır küldür yutulur


O an seni hayal kuran sayfaların

Müptelası bulurum

Sonra da herkes olurum tek tek

Ve kendimi bulana dek

Biraz sen, öteki, bir başkası...

Koltukları delik deşik sinemalarda topladığım

Gözleri sürme çekili anılar

Süpürgeli cadılarımın

Bilge kukuletasının altında unutulur...