kalbindeki şark meselini ellerimle çözecektim

seni tutup kollarından hicaz’a götürecektim

belimi büken, saçımı ağartan bu tutsaklığın hesabını

beni hür yaratana

biliyorum veremeyecektim.

kalplerimiz arasına bakırdan bir duvar örecekti zülkarneyn

çare yoktu kıyameti bekleyecektim

sen ve ben o gün anlaşsaydık

o gün anlaşmak diye bir yer olsaydı ikimiz için

şeytanı çaresiz, eli boş döndürecektik


kabahatim suskun özrümün yanında

bu özür bir bana helaldir, onu ben alıyorum

çünkü ben ortada yalnız, bir kalp görebiliyorum

çünkü avucumdaki yaşam çizgilerinin silikleştiğini

ancak seninkilerin derinliğinde fark ediyorum.


özrü kendimden ben diliyorum diye

kalbimde ağır bir yenilgi var diye

sanma sen yazılacaksın zulüm görmüşler defterine


sen başkaca bir hikayeydin her zaman, bunu unuttun

unuttun kalbinle sol yumruğunun bir kılındığını

şimdi istikametin kalpten kalbe olduğunu unut

şarkı unut bu şiiri unut

bu şiirin medine’de yazıldığını

aşkın bir tek burada anlatıldığını unut


seninle ilgili daha konuşmayacağım

çoktan yazıldı güle ve bülbüle dair ne varsa

ferhat değilim, dağa çıkıp bağırmayacağım

bana çare bırakmadın

şiirden başka