kırık camlarda yüz tutan aksim, bütün müdür?


ey durmadan koşan atlara inat, çatlak uzuvların

ey akıp giden zamana inat, bozuk saatlerin rabb'i

üstüme zırh bilip kuşandığım fısıltı

/senin miydi/

renksiz bir zemheriyle göğüs göğüse çarpışmamın zevki.


şimdi hangi yüzümü dönsem bahara

ardından ikindi çıkmazı.

önümü kesen kırlangıçların gözlerindeki hiçlik-

ölüm/ü kesen doktorların elleri paslı 

bir bütünüm desem ellerim eksik


küçük puntolar eşliğinde yankısız bağırışlarım


hiçliği dolduramam ki.


silahlar sustuğunda başlayacak şarkımız

kurşunlardan evvel değeceğim şakaklarıma

bununla alsın ne yaparsa yapsın rabb'im

sahi ne yapılabilir ki bununla?

alnımı terletirken bir ideoloji

kirpiklerimden dökülüverdi gökyüzü.


silahlar başladı -şarkılar sussun!


bir kurşunu göğsümde yumuşatamam ki.