İyi ki sabah çıktım dışarı. Güneş tam tepedeyken gün çok sıkıcı oluyor. Tepede kocaman bir alev topu beni buharlaştırmak için duruyor. Çok yanlış oldu. Suç güneşin değil. Belki biraz. Gerçi sabah dışında her an sıkıcı oluyor. Geceleri de hadi biraz güzel oluyor; onun dışında sıkıcı. Çok insanın olduğu zamanlar sıkıcı oluyor. Herkes bir yerlere gidiyor, sırtlarında çanta, gitmeleri gereken bir yer var galiba. Ben garip hissediyorum onların yanında. Benim pek de gitmem gereken yer yok. Öylece yürürüm. Çoğu an hiçbir şey de düşünmem. Etrafa bakmak kafamı dağıtıyor. 


Dışarıdayken güneş arkamdan vurur ve gölgemi görürüm. Sevmem bunu, çünkü vücudumu görürüm. Sevmem benim ipincecik bedenimi. Bilmiyorum, güzel bir bedenim olsa da belki kendi gölgemden rahatsız olurdum. Kendimi görünce çırılçıplak hissediyorum. Amaçsız bir şekilde dünyada bulunan bir et parçası. Hele ki bazen mağazaların camından kendimi görüyorum. En iğrenci o. Tamamen görüyorum kendimi. Çok saçma geliyor var olmam. Niye varım ki? Kendimi her gördüğümde bunları düşünmemeye çalışıyorum. 


Olmamın gerekmediği bir yerde var oluyorum. Fazla özgür hissediyorum belki. Hâlâ anne karnını özlüyorum sanırım. Bir yerde kapalı ve güvende olmak, olmasını istediğim ve zihnimden silemediğim bir arzu galiba. Güvende olmasam bile olur. Kötü şeyler olabilir. Kötü şeyler olacak olsa da bir şey yapamamam gerekiyor. Bu arzumun bana sunduğu bir rahatlık. Hiçbir şey yapamamak! Belki bir şeyler yapmak isteyeceğim ama yapamayacak olmanın rahatlığıyla yine olduğum yerde hiçbir şey yapmadan duracağım. Özgür olmayı istemek istiyorum özgür olamayacak olduğumu bilerek. Bilmemek daha doğru olur belki; birileri, bir şeyler ya da hayatın kendisi özgür olamayacağımı garantilemeli. Yüreğimde daima özgür olacağıma dair inanç yaşamalı. Hayallerimde özgür olayım, rüyalarımda özgürlüğü hissedeyim. 


Ama hayır. Özgür olmamayı beceremedim. Ölümüne özgürüm. Ne olursa olsun özgürüm. Beni hapsetseler, bir yerlere kapatsalar bile ben yine özgürüm. Zihnim hep özgür. Kaçamıyorum özgürlükten. Kendim istedim. Kendi kendimi özgürleştirdim. Bilinçsizce açgözlülükle kendimi özgürleştirdim. Kendimi büyük gördüm. Özgürlüğün benim gibi yüce ve bilge bir kişiye hak olduğunu düşündüm ve bu hakkı aldım. Peki ne oldu şimdi? Evet özgürüm, peki sırada ne var?


Özgürlüğü hayal ediyor muyum şimdi? Hayır. Ağacın dibindeki bir kayaya oturup ağaca dayanıyorum. Kulağımda da kulaklık, müzik dinliyorum. Hiçbir şey yapmak istemiyorum, bu yüzden özgürüm. Bir şey yapmam için bir şeylerin beni zorlaması gerekiyor. Ya içgüdülerim ya da birileri. Bir şeyler. Bunlar hep özgür olduğumdan dolayı. Özgür olmasam bir şeylere ihtiyaç duymazdım. 


Sözü götüreceğim yer belli: Hepimiz özgürüz. Hiç kimse bir şey yapmak istemiyor. Herkes dürüst olsa kendisine, ortaya çıkacak şey bu.