Bir kelebek dokunur,

Zarif topuklarına,

Dans eden bir kadının.

Güneş yanığı teninde,

Karlı bir savaş sabahında,

Bir tangoyla doğar güneş.

Orada savaş günleri,

Bembeyaz ve hep karlı.

Küçük bir kız çocuğu izler adımlarını,

Bir kelebek konar ruhuna,

Kulaklarında,

Güneşin yanık şarkısı.

Askerler ölürken cephelerde,

Ellerinde sımsıkı,

Kadınların siyah benekli,

Sarı kelebek fotoğrafları.

On sekizinde bir askerin,

Son dileğini yerine getirir,

Karşısında duran kadın.

Güneş yanığı teni,

Bombalarla sevişirken,

Nefesi kesilir göğüslerinde,

Meme uçlarında verir son nefesini.

Asker yanık,

Asker kayıp,

Kadın şaşkın.

Bir kelebek kalkar,

Zarif ayak bileklerinden tüm kadınların.

Yakan bir güneşin bacaklarından kayar,

Teni kızarmış ölümler.

Bir sigara yanar cephede,

Bir kadın soyunur,

On sekizinde bir asker:

“Hiç görmedim,” der.

Koyar meme uçlarına,

Güneş yanığı sarısı gözlerini,

Ve bir savaş kazanılır,

Karlı beyazında dağların,

Eski bir Polonya tangosu çalar askerin biri,

Sırtında silahı.

Küçük bir kız çocuğu izler olanları,

Ve bir savaş biter,

Kelebeğin sırtında,

Kocaman bir güneş yanığı.