bir kez daha gidiyorsun

artık aynı kişi değilim

dökülmüyor bu defa gözyaşım aynı vedaya

dünya bir kez döndü ve ben

yolda çok kez kendimi kaybettim


ufukta bir güneş görmüştüm o sabah

bir daha doğmayacağını yüreğimde bildim

usulca ölüme razı gelişini izledim o otel odasında

adım adım ilerleyişini, kartları irdeleyişini, kaderini yazmanı

soğukça

üstelik aynı güneş, bir daha hiç ısıtmadı tenimi

her gün doğsa dahi

onu bir daha hiç görmedim


bizzat yok olmaya mahkumdu uçağına çarpan dalgalar

bunu hep bildim

kayalıklardan seyrettim ufka varışını üstelik

kendimi kaybettim geceyarısı taksilerinde, kadehin dibinde, bir yabancının alaycı ellerinde

keşke, dedim o kış, karlar yere ilk değdiğinde

keşke varabilseydim düğümlerine

çözemesem de koparırdım onları belki

bu özümü kanatmak anlamına gelse de


sarıldığında hissettim bana, ta derinlerimde

dokunduğum ten, okşadığımla bir değil

bu kollar, bu eller, bu parmaklar

tut(un)mak için dünyayı ikiye ayırdıklarım değil

bu ruhsuz öpücük için paramparça etmedim ben kendimi

geri dönen bu yabancıyı hak etmedim


bir kez daha gidiyorsun, sözlerin dudaklarımda

artık aynı kişi değilim

bir gecede değişir bazı şeyler, sarsılır gerçek bildiklerin

bir yıl pek çok şeyi değiştirir pekala, özellikle kalmaya sebebin yoksa

hevesliysen gitmeye, bambaşka gündoğumlarına

ikimiz için bu sözlerim, seni uğurlarken fısıldıyorum


dünya bir kez döndü ve ben

bugün ağlamayı reddediyorum bir yabancıya