Acının bile bir değerinin olmadığı ülkelerden yazıyorum

Her kanın arkasında bir gözyaşı

Her gözyaşını kurutan da bir umut dürtüsü

Yarının bilinmezliği ortadan kalktığında

Zaten görülmemiş bir balkon demirinin birisini durdurduğu

 

Anlamam, neden mucizevi kabul edilmez güvenin evrilişi

Yorgan altlarında dişini sıka sıka ağlayan çocukluğum

Kolumda kurumuş kan izleri

Kutsal kitaplar ve necis kadınlığım

 

Anlamam, nedir bu hayırlı işlerdeki acelecilik

Nedir bir beton yığınını yuva yapan

Kim kendisini beyaz gelinlik içinde hayal ediyor

Ben onu üstüme kefen niyetine örterken

Kim sadakat nişanesini can simidi bilmiş

O simit parmağımdan kurtulup boynumu sıkarken

               

Ben yedi kat göklerin yer yarılıp da içine gireni

Ben azınlığın azınlığı, ötekinin ötekisi

Ne bir ülke yüceltirim sizinle

Ne de toprağınızı yurt bilirim

Beria’nın beline doladığınız kuşaktır bayrağım

Havva’nın ısırdığı elmadır yerli malım

Nefret ettim Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesinden

ve yüzde elli ikisinden

Ahtım olsun, parmaklarınızı yalarken dikileceğim karşınıza