Hiç değişmemiş,
Hâlâ saçları dağınık.
Üstü başı yine eskisi gibi darmadağın,
Sakalları birbirinden bağımsız yeşeriyor her traştan sonra.
İlk yüzüne jilet vurması
Babasına özenmeyle başlamışti.
Hatta bir keresinde öyle istekli vurmuştu ki
yüzüne jileti sağ yanağının derisi
jiletle beraber kalkmıştı.
Sen daha altı yaşındasın ne tıraşı lan şerefsiz
diye vurmuştu tokadı babası sol yanağına.
Yani ilk jileti 6 yaşında vurmuştu,
İlk tıraşı ,
İlk erkek gibi hissedişi.
Bunları anlatırken mutluydu.
Sanıyordu ki o tıraşı olsa
okula gitmez,
Üç çocuk bakacak ve
ailesine para verecek.
Şimdilerde yalnız yaşıyor,
hâlâ ilk anladığı gibi hayatı,
Ölmeyi bayılmak sanıyor.
Ve geldiği şu yaşına kadar
Sadece babasını tanıyor.
Geçen hafta kafede gördüm,
Annesini kaybetmiş
ve darılmıştı hayatın akışına.
Mesaj atıp geçmiş olsun bile demedim.
Biliyordum çünkü,
Bütün ölümlere tek başına göğüs germek istiyor.
Sevda ile selamlaşıp
Bir çay istedim masasına.
Bizimki yine harman dedim,
kabulleniş ile çay doldurmaya gitti.
O gün sevda bile sanki o ölüme aitti.
Uzunca sustum ve onu izledim,
O ise çayını yudumlayıp
Ara ara bir şeyler anlatıyordu.
Ama anlattığı hiç bir şeyi anlamıyordu.