'Arkadaşımın Evi Nerede?', 1987 İran yapımı bir Abbas Kiyarüstemi filmidir. Aynı zamanda bu film, yönetmenin Köker Üçlemesinin ilk filmi kabul edilir. Filmin başlıca kahramanlarından olan Ahmet'in, arkadaşının evini, kendisinde kalan defterini geri vermek amacıyla arayışını konu alır. Basit bir kurgu gibi görünse de filmin sembolize ettiği dostluk, sadakat, vicdan gibi olgular yönetmen tarafından başarıyla anlatılır. Filmde Ahmet, ders çıkışı yanlışlıkla arkadaşının defterini alıp kendi çantasına koyar. Eve gelip ödevini yapmak için defteri çantasından çıkarttığında yanlış defteri aldığını fark eder ve annesine defteri geri götürüp vermesi gerektiğini çünkü arkadaşı ödevini yapamayacağı için öğretmeninin ona kızacağını söyler. Annesi onun kadar sadakatli davranmaktan öte Ahmet'i hiç dinlemeyip deyim yerindeyse onu kale bile almaz. Nitekim bu durum sadece annesiyle sınırlı kalmayıp önce babaannesi ya da anneannesi olduğunu düşündüğümüz yaşlıca bir kadın, dedesi -demir kapı ustası olan bir adam- ve eski bir ahşap ustası olan yaşlıca başka biri tarafından filmin ayrı bölümlerinde devam eder.
Bu durum, bizim Halk Bilimi'nde birincil sözlü kültür topluluklar olarak nitelendirdiğimiz terimin tam da tipik bir örneğidir.
Birincil Sözlü Kültür terimi Walter Ong'a aittir. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür adlı kitabında “yazı ve matbaa kavramlarının varlığını bile bilmeyen, iletişimin yalnızca konuşma dilinden oluştuğu kültürleri ‘birincil sözlü kültür’”olarak adlandırır. Birincil sözlü kültürlerde günümüz toplumunun çocuklara verdiği önem görülmez. Genç olmanın, okul okumanın bir anlamı yoktur. Daha çok yaşlılığa ve tecrübeye önem verirler. Çocuklar ise onlar için deneyimlerini ve tecrübelerini anlatacak bir obje olmaktan öteye geçemez.
Filmde de Ahmet'in, arkadaşının evininin nerede olduğunu büyüklerden öğrenmeye çalışırken dinlenmemesi tam da burada devreye giriyor. Nitekim Ahmet, çareyi ahşap pencere ve kapı ustası olan yaşlıca adamda bulduğunu sanarken yukarıda bahsettiğimiz gibi, adam da onu tecrübesini anlatacak bir obje olarak görür. Filmde yaşlı adam üzerinden verilen mesaj sadece bununla sınırlı kalmıyor. Halk Bilimi'nin inceleme alanlarından biri olan kültür ve gelenek olmadan, insanın kendi içtimaiyatını bilmeden, mutfağını, müziğini, halk oyunlarını, sözlü edebiyatını, kültür ürünlerini yaşatmadan bir ulusun nasıl teşekkül edeceği sorusunu tam da cay-i sual olarak nitelendiren Pertev Naili Boratav, Şükrü Elçin, Fuad Köprülü gibi önemli Halk Bilimi araştırmacıların bu söylemini filmin arka planında bir başka şekilde görüyoruz. Bu yaşlı adam ahşap pencere ve kapıların sökülüp yerine demir kapı ve pencerelerin takılmasından yakınarak, köydeki toplumun kültürel özelliklerini terk edip modernize olma açlığını, insanların kendi kültürel özelliklerini taşıdığı yaşam alanlarını bir anda silerek bir başka yere ya da şehre taşınmalarının yersiz olduğunu şu cümleyle de; ''şehirde ne var bilmem ama herkes oraya gidiyor. İnsanın kendi mekânı apayrı bir şey.'' vurguluyor.
Bu yazıda 'Arkadaşımın Evi Nerede?' filminin Halk Bilimi ürünlerinin bakış açısıyla küçük bir değerledirmesi yapılmıştır. Birincil sözlü kültürün tam aksine çocukların bilimsel ve sanatsal bir gelecekle önünü açtığımız daha güzel yarınlara temenni ile...
Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler
-Nâzım HİKMET