Seher yeli, seher vakti esen rüzgara verilen addır. Bâd-ı sabâ da divan şiirinde seher yeli anlamında kullanılır. Halk şiirinde ve divan şiirinde seher yeli motifi bazı yerlerde aynı anlamlarda kullanılsa da farklı anlamların yüklendiği de görülür.

Halk şiirinde Allah’a yakaran, sevgiliye özlemini dile getiren âşıklar genellikle seher vaktini tercih etmişlerdir. Seher vaktinde rahmet kapılarının açıldığı birçok Kur’an suresinde geçer. Bunu bilen halk şairleri seher vakti ve seher yelini şiirlerinde bu bağlamda kullanmışlardır. Yunus Emre’nin “İşit Sözümü Ey Gafil” şiirindeki şu dizeler örnek olarak verilebilir:


İşit Sözümü Ey Gafil 

Tanla seher vaktinde dur 

Öyle buyurmuş ol kâmil 

Tanla seher vaktinde dur 


Divan şairleri bâd-ı sabâyı diriltici özelliğiyle Hz. İsâ’ya benzeterek şiirlerinde kullanmışlardır. Şeyhî şu beyitinde bâd-ı sabânın Hz. Peygamber (Ahmed) gibi nur saçtığını, seher yelinin Hz. İsâ gibi doğaya canlılık verdiğini anlatır:


Sabâ subhı tebessümden seher yeli teneffüsden

Saçar Ahmedleyin nûrı verür ‘İsâ gibi cânı Şeyhî


Nef’î ise beytinde bâd-ı sabâyı dirilten niteliğiyle benzeyen, canlılara ruh veren Hz. İsâ’nın nefesini ise benzetilen olarak kullanmıştır:


Yine bâd-ı sabâ üftân ü hîzân erdi gülzâra

Dem-i İsî-veş ihyâ eyledi ezhâr u eşcârı             


Divan şairleri ve halk şairleri seher yelini âşığa gelen ve sevgiliye giden haberci anlamında kullanırlar. Bâd-ı sabâ veya seher yeli sevgiliden âşığa hoş koku, güzel haber getirirken âşıktan sevgiliye hasret ve âh u figân götürür. Cem Sultan aşağıdaki beyitinde bâd-ı subha sevgilinin eşiğinden haber getirmesi için yalvarır:


İy bâd-ı subh yâr işiginden haber getür

Her dem dimâg-ı câna saçından eser getür        


Ercişli Emrah aşağıdaki dizelerinde seher yeliyle sevdiğine haber yollar:


“Badı saba sen Mevlâ’yı seversen 

Eylen sana deyim ey seher yeli 

Bir amanatım var sana vereyim 

Götür nazlı yara ver seher yeli 


Sen seher yelisen estin ucadan 

Tohunursun pencereden peçeden 

Selbi’m yuhusuzdur dünkü geceden 

Oyanana geder dur seher yeli 


Sen seher yelisen esersen yahın 

Her seher her sabah zülfüne tohun 

Selbi’m yuhudaysa oyatma şahın 

Sağında solunda gez seher yeli 


Emrah’ım der kurdurayım sazları 

Fikrime düşmüştür Selbi sözleri 

Karadır kaşları ala gözleri 

Var muradın yetir sen seher yeli”


Divan şairleri bâd-ı sabâyı âşık olarak görürler. Bâd-ı sabâ âşık olarak sevgiliyi arar, yıllarca gezerek sevgilinin eşiğine ulaşmaya çalışır. Cem Sultan’ın aşağıdaki beytinde de bâd-ı seher bu anlamda kullanılmıştır:


İşigün Ka’besine bir dem irem diyü gezer

Niçe yıldur bu hevâ-y-ıla yeler bâd-ı seher 


Divan şiirinde bad-ı sabâ, gül kokusunu veya miskin kokusunu dağıttığı için attar olarak görülür. Bâd-ı sabâ Çin, Maçin, Hıtâ’dan geçerek estiği için misk, amber kokularını taşır. Ancak divan şairlerine göre bu kokular adı geçen ülkelerden değil sevgilinin saçından gelir. Nesîmî aşağıdaki beytinde bu benzetmeyi kullanır:


Cihân yüzün güneşinden münevver olmuşdur

Sabâ saçun kokusundan muanber olmuşdur 


Halk şairleri sevgilinin saçının dağınıklığını rüzgara bağlarlar. Saçların dağınıklığını rüzgara bağlamalarının nedenlerinden biri sevgili ile seher yelinin yakınlığıdır. Ercişli Emrah, aşağıdaki dizelerinde sehere her sabah sevgilinin zülüflerine dokunmasını ancak sevgili uykudaysa uyandırmamasını tembihler:


Sen seher yelisin esersin yakın 

Her seher her sabah zülfüne dokun 

Selbi’m uykudaysa uyatma sakın 

Sağında solunda gez seher yeli 


Divan şairleri; bâd-ı sabâyı diriltici özelliğiyle Hz. İsâ’ya benzetmiş, âşık olarak görmüş ve sevgiliye ulaşmaya çalıştığını yazmış, sevgilinin kokusunu yayan attar olarak görmüşlerdir. Halk şairleri ise; seher yelini rahmet yayan, sevgilinin saçını dağıtan, sevgiliye haber ulaştıran haberci anlamlarında kullanmışlardır. Bu iki geleneğin seher yeli ve bâd-ı sabâya bazen aynı bazen de farklı anlamlar yüklediği örneklerle anlatılmıştır.