Çivili bir yatak gibi hayat
Ne tarafa dönersen dön batacak
Bir gün kar bir gün yağmur yağacak
Ve durup biz
Soluksuz dinleyeceğiz ana yoldan geçen araba seslerini
Kurtuluşta durup bir şişe şarap içeceğiz
Bakıp trafik ışıklarına astigmat gözlerimizle
Her şeyi daha da bir bulanık göreceğiz
Duru ve temiz şeyler bizden çok uzak deyip
Durmadan buna kederleneceğiz
Derdimizi koyup da küfeye
Alsınlar diye koyduk sanırken
Doğuştan hamalın biz olduğumuzu
Çok sonradan fark edeceğiz
Sesimiz duyulmaz
Yaşımız silinmez
Bir köşeye sinip kendi kendimize inleyeceğiz
Kolumuz kırılacak da yine bir gün
Yenden taşınca
Dolduğumuza kanaat getireceğiz
Varlıklı evin aç kedisi gibi
Dünyanın sefaletini
Aha da biz çekeceğiz
Kuşanıp depresyon hırkalarımızı
En ön safta mutluluğu işgale gidip
Talanla falanla geri döneceğiz
Bir hikaye tutturup dile
Efsanedir, şeyhtir uçar kaçar diye bilip
Bilmeyenlere bildireceğiz
Ölümden öte köy yok lafını düstur edip
Ya Allah bismillah nidaları ile
Yaşamın etrafında tavaf edeceğiz
Yüksek dağların dumanından payımıza düşeni alıp
Sonra alçak dağlara götürüp
Siz de yükseksiniz diyerek eğleneceğiz
Sevmek nedir
Acı nedir
Var olmak nedir
Sorularını hayatımızın mihenk taşı ilan edip
Her gece yatmadan
Şifa niyetine ve muhakkak biz fakirlere uygun biçimde aç karna
İki ya da bilemedin bin kere yüzümüze gözümüze
Süreceğiz
Alacağız işte bu saçmalıkları
Kendimize yol edeceğiz
Sonra da yoldan nasıl çıktık ama ha diyerekten
Göçüp de gideceğiz
İşte böyle
Sağ kalanlar bizim değildir
Ölenlere muhabbetle