“Beyni bir değirmen büyüklüğüne gelene dek şişirebilseniz ve içine girebilseniz, yine de bilinç bulamazsınız.” Gottfried Leibniz.
En güzel deneyimim, aslında sandığım kadar önemli bir varlık olmadığıma ikna olmamla başladı. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Söylemesi kolay, insan elektro-kimyasal reaksiyonlarla çalışan çok karmaşık biyolojik bir sistem olmayı yediremiyor kendine. Bugün bir robot zekası önce hamam böceği zekası ile kıyaslanıyor, sonra fare ile; kedi, maymun derken listenin sonunda ben geliyorum. İnsan olarak sahip olduğum zekanın ve bilincin taklit edilebilirliği ihtimali söz konusu, üstelik bir Tanrı tarafından bile değil!
Bu küçük düşürücü duruma rağmen görüyorum ki önümüzdeki 10 yıl içinde bizim gibi kendi bilincini geliştirecek ve bize benzeyecek robotlar için herkes heyecan içinde. Biraz çabuk mu heyecanlandık acaba? Michio Kaku’ya göre “Evet.”
Kaku, bilinç üzerine yapılan binlerce çalışmaya rağmen, bilimin hiçbir yerinde bu kadar çok insanın bu kadar çok emek sarfedip de bu kadar az sonuç edebildiği başka bir alan olmadığını ifade ediyor. Gerçekten, bilincin evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımı var mı? Siz nasıl tanımlardınız?
Bilinci tanımlamaya çalıştığımda ilk söyleyebildiğim şey “Benliğinin farkında olmak” oldu. Sanırım bir çoğumuz da böyle söylerdi. Ancak kendi kendime verdiğim cevap beni oldukça rahatsız etti çünkü şimdi de 'benliğinin farkında olma'yı tanımlayamıyordum. Benliğimin farkında olduğumu nereden çıkartmıştım? Tabi ki hemen benden daha kötü durumda olan diğer canlıları düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Çünkü bir insan olarak kendimi konumlandırabilmek için, başkaları ile kıyaslama yapmaya ihtiyacım var.
Herhangi bir memeli hakkında düşüncelerim:
Herhangi bir memeli, sahip olduğu organik donanımı çalışır vaziyette, yani canlı tutmaya çalışarak genetik materyalini bir sonraki nesle aktarmaya çabalıyor. İnsan kadar karmaşık olmasa da gün içinde belirli kararlar alabiliyor ve duygusal diyebileceğimiz eğilimler gösterebiliyor.
Birkaç dakikalık bir düşünme sonucu, insan lehine “daha karmaşık olmak” dışında belirgin bir fark elde edemedim. Öyleyse bilincin farklı seviyeleri neden söz konusu olmuyor? Neden insan bilincine kutsal mutlak varış noktasıymış gibi davranıyoruz? Beethoven bizim aramızdan çıktı diye mi?
***
Ben tanımlamaya çalışırken soru sormaktan öteye geçemedim ama Michio Kaku’nun kendine göre bazı cevapları var. Kendisine göre bilinç’in 3 temel bileşeni şöyle:
- Çevreyi hissetme ve tanıma
- Kendinin farkında olma
- Hedefler ve planlar ortaya koyarak geleceği planlama, yani, geleceği simüle etme ve strateji ortaya koyma
Bu yaklaşım ile, basit makineler ve böceklerin bile sayısal olarak 1'den 10'a giden bir ölçekte yer alabilecek şekilde bilinç formlarına sahip olduklarını ileri sürerek, benim yukarıda bilinç seviyeleri ile ilgili sorduğum soruya da cevap vermiş oluyor kendisi.
Kaku’nun ifade ettiği şekliyle, bilincin temel bileşenlerinin açıklamasını bir sonraki yazıya bırakalım…
-merve
2020-09-08T16:37:30+03:00Sevgili Yasemin, yazdığın içerik beni oldukça hayrete düşürdü. Allah Allah bu da mı böyleymiş diye diye okudum sağolasın valla.
Hamam böceği deyince sen, Gregor Samsa düştü hatrıma. Belki de Kafka'nın "böcek" metaforu boşuna değildi. Kullandığın fotoğraf da bunu kanıtlar nitelikte.
Kalemine sağlık, güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Devamını bekliyorum :)