Bir krizi anlamaz mıydın

Dağılmış yollarda saydam yürüyüşün

Bir duru gök kavuşturunca sana

Dağılmış sözün kaostan içe dönüp

Acısı sindirilmiş kesikten olduğunu bilir miydin

Yarım bırakılmış her şeyin felaket olduğunu

Hecenin sonunda öğrenecekken

Çelik sevgiler taşın sesiyle çalkalanırken

Başında dalgalanan rüyayı her gün

Görüp de uyanmadığından akşam olur muydu

Şehre duruşun onu kuşanışın

Bir günü durmadan ve durmadan açışın

Saklayışın

Biriken katran gibi çeperlerin palazlanmadan

Kendi girdabında dilemma seslenişin

Ve onun

Kanlı yankısından kaçışın

Terk üstüne bir çığlık ve doyasıya hınç

Sakınmadan lisanını kolayca sarfın

Asmalar altında yeşil ve koyu

Bağlar içinde saklı ve derin

Kızgınlıkta ve yoklukta silüetin

Başıma ağrılar getirsin diye her gecenin sabahı

Aynı duyguyu besleyip


Sanki bu ağrı urdur yatağıma

Dönüp dönüp içinde sabahladığım

Belirsizliğimin alnındaki ıslak bez

Sabahı iç çekişim kalkışım belirişim

Bu dalgın hayal karşısında

Büzülüp dönümlere ve dumur içinde köprülere

Çekilip sokaktan varınca öykülere

Dinlediğim ses

Çalkantım ve güzün getirdiği bana

İptiladır demek

 

Kırık ve katman katman çoğalan

Anlamların dil dil dolaştığı anda onları bulamayışın

Fakat bir hercümerç içinde kıvranıp senin

Kendine tarif oluşun

Varılmayışın

Kendine tarif oluşun

Sarılmayışın

Kendine dargın oluşun

Yine de bitişidir aramak lanetinin

Aynı seslerle örtülmüş

Aynı şehri kuşanmış

Aynı anda aynı yere bakmış olanlardan kopuşun

Alemin ve debdeben

Sen içine dönerken

Dışında kalan o mahzun ve biteviye inanan

Sadece inanan

İnanmanın kastıyla bir gölgeye tutulan

İstihzan

Parlayışın

Varoluşun büyüyüşün

Dönüp saçlarından

Açıp gözlerinden

Durup aklından geçirdiğin o inatla bildiğim

Bir yankı ve bir kasvetli sedef gibi dümdüz hayalin önünde duran

Duvarmışsın meğer.