Hayal kurmayı sevmeyen birinin hissettiklerini anlamak zor değil; çünkü bazen hayaller, gerçekleşmediklerinde ağır bir yük gibi gelir. Kimi zaman, bir şeyin sadece düşte kalması, gerçeğe ulaşamayacağının acısını taşır. Ancak, hayal kurmayı tamamen acıyla ilişkilendirmek, onun özünü göz ardı etmek olur. Hayaller, bir yanılsama değil; bizi harekete geçiren, içimizdeki keşfetme arzusunu tetikleyen birer ışık huzmesidir.


Bir düşün; hayal etmeyen insan neyi başarabilir? Yaptığımız her işin bir yerinde, zihnimizde canlandırdığımız bir görüntü, bir düşünce mutlaka vardır. Bunu zihninde hayal edemeyen bir yazar, bir ressam, bir bilim insanı olur muydu? İcatlar, büyük keşifler ve hatta insanın kendini aşma çabası hep bir hayalin ürünüdür. Wright Kardeşler uçmayı hayal etmeseydi, bugün gökyüzünde süzülen uçaklar olur muydu?


Arkadaşım, biliyorum, belki hayaller bazen ulaşılamaz gibi gelir. Fakat her ulaşamadığın hayal, sana yeni yollar açar, yeni bakış açıları kazandırır. Hayal kurmamak ise, daha en başından yenilgiyi kabul etmek demektir. Hayal kırıklıkları yaşanabilir, ama hiç hayal kurmamış olmak, asıl kayıptır. Hayaller bize sadece hedef değil, aynı zamanda umut verir.


Peki, sen hiç hayal kurmadan büyük bir başarıya ulaştığını hatırlıyor musun? Hayal etmek, basit bir fantezi değil; hayatın ta kendisidir. Belki her hayal gerçekleşmez, ama her hayal insana bir şey katar. İçimizdeki yaratıcılığı, gücü ve ilerleme arzusunu tetikler. Yolda engeller olsa bile, hayaller sayesinde bu engellerin nasıl aşılabileceğini düşünmeye başlarız. Çünkü hayal etmek, özgür olmaktır. Sınırsızca düşünebilmek, zihnimizin kapılarını sonuna kadar açabilmektir.


Sonuç olarak, hayal kurmak acıdan öte bir özgürlüktür. Hayatın sıkıcılığına karşı bir dirençtir. Hayaller, hayatın griliğine renk katan fırça darbeleridir. Peki, hayal kurmayan biri neyi kazanabilir?