Tüm kadim kültürler kökleri cehenneme dalları cennete uzanan; yer altı, yeryüzü ve gökyüzü arasındaki bağlantıyı kuran ulu bir ağaçtan bahseder. Bu ağaç her kültürde farklı bir halde çıkar karşımıza. Ezoterik İbrani öğretilerinde dalları yere kökleri göğe uzanır. Talmud'da çevresi beş asırda dolanılan büyük bir ağaç olur. Kutsal kitaplara göre meyvesi yasaklanan bilgi ağacıdır bu ağaç, İslamî inanışlara göre cennette mutluluğun kaynağı olacak Tub'a ağacıdır. Kabala öğretilerinde adı Sephirot olan bir palmiye ağacıdır. Manas destanında köklerinden ab-ı hayat suyu fışkıran bir çam ağacıdır. Hint mitolojisinde dev bir incir ağacıdır. Pers mitolojisinde Saena, İskandinav mitolojisinde Ygdrasill, Türk mitolojisinde yedi dallı bir kayın ağacıdır.
Değişen kültürler ve inanışlara rağmen değişmeyen tek şeyse dalları ve köklerinde tüm hayatları, tüm evrenleri taşıyan ulu hayali bir hayat ağacının oluşu. Dünyadaki tüm güzellikleri ağaçların gölgesinde oturmuş haldeyken fark eden biri olarak gözümü kapayınca bu hayali ağacı görebiliyorum. Kafamı kaldırıp dallardaki hayat ihtimallerime bakarken dalların birbirine dolanıp karmakarışık bir hale büründüğünü fark ediyorum. Hiçbirinde umduğum hayatı göremiyorum. Bir anda Pessoa'nın satırları aklıma geliyor, nedense. "Peki kim kurtaracak beni var olmaktan? Ne ölümdür istediğim ne de hayat: sıkıntılarla kuşatılmış arzularımın derinlerinde, ulaşılmaz bir mağaranın dibinde olduğu düşlenen bir elmas gibi parlayan o öteki şey."
Yalnızca düşleri isterken milyonlarca yaşam ihtimalini görmek korkutuyor sanırım beni. Yine de düşleri bir kenara bırakıp hayata dönüyorum yeniden. Düşlerden uzaklaşıp gerçekleri yaşadığımı varsayıyorum. Bir ömür yaşayıp kendi acılarımızı, mutluluklarımızı, hatalarımızı ve kendi doğrularımızı keşfedip yaşamaktan başka bir hayat mümkün olabilir mi? Sorunun cevabının hayır olduğunu biliyorum bu yüzden bu soruyu zihnimin gerilerine atarken hayatıma çizilecek yolla ilgili sorular takılıyor aklıma. Temel fiziksel sabitler ve yasalar çok küçük oranda bile değişseydi evren ortaya çıkmayabilirdi, yaşam ortaya çıkmayabilirdi. Buna benzer bir yasa bizim için de geçerlidir belki. Gidiceğimiz yolu çok küçük bir açıyla değiştirirsek bambaşka hayatlarda, bambaşka hikayelerde bulabiliriz kendimizi. Bunca ihtimalden kendime ait olanı nasıl seçebilirim? Benim olduğunu düşündüğüm hayatı yaşayıp arkama döndüğümde yapayanlış bir hayatı yaşamış olmaktan deli gibi korkuyorum. Belki de yanılıyorumdur. Hangi yolu seçersem seçeyim hep aynı hikayeye, hep aynı hayata çıkıyorumdur belki de. Milyonlarca hayat ihtimalinden birini mi yoksa mutlak hayatımı mı yaşıyorum bilmiyorum ama her türlü bu yolu çok merak ediyorum.