Hayat kadar kısa fakat hayattan daha anlamlı bir deneme ile hayatın kısalığı ve anlamsızlığı üzerine bir deneme kaleme alacağım. Hem içimdeki bulantıyı kusacağım hem de kusarak midemi rahatlatacağım.


"Hayat kısa." klişesi hepimizin ağzında olan bir ciklet. Fakat burada hayat kısa sözüyle bize (ortalama) 70-80 yıl yetmez mi denmek isteniyor yoksa 4.5 milyar yıllık dünyada kapladığımız zaman dilimi çok kısa mı denmek isteniyor?


Aslına bakarsanız; hayat nereden, hangi pencereden bakılırsa bakılsın çok kısa. 70 yıl bizlere yetiyor mu? Peki ya diğer pencereden 4.5 milyar yıl içinde 70 yılın önemi ne kadar? Bir tokat hissettin mi? O tokadı atana bak. Korkma. Evet, o. HAYATIN ANLAMSIZLIĞI... O vurdu sana tokadı. Bak. Ona bak, korkma. Sana pek çok şey katacak. Anlamsızlıktan korkma. Belki de asıl anlam bu, anlamsızlık. 


Gördün mü? Hayat çok ses çıkaran boş bir teneke kutuymuş. Ne kadar vurursan o kadar çok ses... Peki azizim, anlam yüklemeye çalışmak bir yarar sağlar mı? Kulağını yaklaştır, bir şey fısıldayacağım. Yaklaş. Hazır mısın? Söylüyorum. Hayata bir anlam yükleme ihtiyacın varsa anlamsız demekten korkuyorsan ona ''mücadele'' de. 

Sana bir minik şiir fısıldayacağım. Yaklaş:

"Yaşama bir anlam yükleyecek olsam,

mücadele derdim.

Mutsuzlukla mücadele,

yaşamla mücadele,

ölümle mücadele

ve

kaybediş.

Yok oluş!"

Kime mi kaybediyoruz azizim? Her şeye... Hayata kaybediyoruz. Anlam yüklediğimiz her şeye kaybediyoruz. Mutsuzluğa da kaybediyoruz, yaşama da, ölüme de, her şeye kaybediyoruz. 70 yıl boyunca anlam yüklediğimiz şeyleri biz ölünce kaybetmiyor muyuz? Sen söyle. Hangi insan öldükten sonra yanına mutluluk götürmüş? Hangi insan parasını, evini, arabasını ve anlam yüklediği şeyleri götürdü? Her insan yanında eşit olarak tek şey götürdü azizim: MAĞLUBİYET ve BİLİNMEZLİK!

Öyleyse ne bu; yedim, içtim, en büyük benim kavgası? 

Azizim, sana Ömer Hayyam'dan bir rubai ile veda etmek istiyorum. Görüşmek üzere. Hoşça kal.


"Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!

Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!

Şu durmadan kurulup dağılan evrende

Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!"