Uçları kırık, cansız, dağınık saçlar… Ne bu ya, aslan yelesi gibi! İnsan aynalara küser, depresyona girer valla! Çözüm? Endişelenmeyin, yeni formüllü şampuanınız geldi. Bilimsel icat mübarek! Mankenimiz hafifçe yukarı bakıp gülümseyerek saçlarını köpürtüveriyor. Sonuç göz kamaştırıcı! Bir anda perileri kıskandıracak bir güzelliğe kavuşuyor ya da Yunan Tanrıları gibi bir yakışıklılığa. Ortamda bir yürüyüşü var ki özgüveni tavanı dövüyor adeta. İpeksi saçlar rüzgarsız ortamda bile dans ediyor. Vücut ölçüleri de mükemmel olan mankenimiz parmaklarını daldırıyor saçlarına, maşallah cins atların boynu gibi, saç fışkırıyor ışıl ışıl. Hemen alıp deniyorsunuz fakat saçınızda aynı ışıltıyı ve canlılığı göremiyorsunuz. Parmaklarınızı daldırınca elinize dolu dolu saç gelmiyor, yürüyüşünüz de değişmiyor. Reklamda oynayan ünlü artistler ve futbolcular marketlerde satılan şampuanlardan kullanmıyor. Başarılarının sırrı da şampuan değil ayrıca.


Yağlı bulaşıklar başa bela. Dağ gibi yığılmış, nasıl başa çıkacağım bu sorunla? Çözüm? Yeni formüllü, güçlü etkili bulaşık deterjanı. Maşallah, formül mormül derken matematikçiler çok çalışıyor bu aralar. Tek damlasında bile eşsiz temizleme gücü. Aile bütçesi dostu. Azıcık damlattık, süngeri yağlı tava üstünde kaydırıverdik. Hoppa! Işıl ışıl parlayan yol oluştu baksana. Kısacık zamanda hepsini yıkayıverdik. Bulaşıklıkta yıldız yıldız parlıyor kap kacak. Ailenize daha çok zaman kalacak. Aldınız, kullandınız. Süngeri hafifçe kaydırıvermek ne kelime! Sürt babam sürt! Bulaşık yıkamak değil, bildiğin kazı çalışması bu. Biraz daha uğraşırsak hangi uygarlığın kalıntılarına ulaşacağız acaba? Ben bu yeni formülü çözemedim, matematiğim yetmedi. Deterjan da fırt diye yağları çözemedi. Ailemize ayıracağımız süreden ne kadar yedik ki?


Çamaşır bu, kirlenir. Üstün formüllü deterjanla temizlenir. Uzaktan eğitimde matematik dersi başlıyor yine. Kirletin, kirletin. Korkmayın, çamur deryasına balıklama dalın. Çimlerde yuvarlanın, ketçapla duş alın. Bakın; çamaşırın yarısını diğer deterjanla, yarısını da bizimkiyle yıkadık. Sonuç şaşırtıcı! Bir tarafta lekeler hâlâ duruyorken diğer tarafta lekelerden eser yok. Her marka kendi ürününü “diğer” dedikleri deterjanla yarıştırıyor ve sonunda kazanıyor. Hepsi kazanıyorsa bu sürekli kaybeden “diğer” hangisi ola? 


Soğuk su içiyorum; ay, dişim! Sorun nedir doktor? Çürük. Yeni formüllü diş macununu öneriyoruz. Matematiğin önemini anlayamamışız. Macunumuz bilmem kaç yönden koruyormuş dişlerimizi. Uzay gemisinin koruma kalkanı gibi mübarek! Mankenimiz fırçalıyor dişlerini, inci gibi maşallah, parıldıyor. Alıp fırçalıyoruz, o kadar da parlatmıyor. Altı ay sonra da dişçi randevusu garanti. 


Mikroskopla inceliyoruz, evin yüzeyleri mikrop ve bakteri kaynıyor. Üstelik çete kurmuşlar, tehdit savuruyorlar. Aman yarabbi! Sıradan yüzey temizleyicilerle yıkadık, hâlâ kımıl kımıl. Bizimkiyle yıkadık, sonuç ortada! Asayiş berkemal. Pırıl pırıl hijyen. Biz de hemen yıkayalım da çeteleşmenin önüne geçelim. Keşke ürünle birlikte mikroskop da verselerdi, emin olsaydık.


Kremler sizi Pamuk Prenses’e çevirmiyor. Güzel kıza külahta dondurma vermek aşk başlatmıyor. Yeni çamaşır makinenizin sesi alt kattan duyuluyor. Deodorantlar gün boyu kötü kokulardan koruyucunuz olmuyor. Kola içilince cennet gibi bir sahilde kahkahalar atan cıvıl cıvıl bir grupla zıp zıp zıplayıp güneş batana kadar eğlenilmiyor. Piller çabucak bitiyor. Yeni elektrik süpürgeleri mışıl mışıl uyuyan evcil hayvanları uyandırıyor. Tıraş bıçakları bütün gözleri üzerinize çekmiyor. Kireç önleyici ürünler, eve gelen ustanın makinenizin kireçlenmiş rezistansını gösterip sizi azarlamasını önleyemiyor. Epilasyon aletleri can yakıyor. Makarnalar pişerken yapışıyor. Külçe gibi dondurmayı ısırınca “katırt kakutururt!” sesi çıkmıyor. Gazlı içecekler Ramazan sofralarınızı kalabalıklaştırmıyor. Bankaya girince petrol kuyusu sahibiymişsiniz gibi bir karşılama olmuyor. Yeni arabayla New York caddelerinde gezilmiyor. Zengin ünlüler sizle aynı markaları giymiyor. 


Siz aslında bunları biliyorsunuz. Henüz çocukken bir büyüğünüzle pazara gittiğiniz zamanlarda öğrenmiştiniz. Reklamcılığın kandırmaca olduğunu iyi meyvelerin öne, kötü meyvelerin arkaya dizildiğini gördüğünüz andan beri biliyorsunuz. Reklamcılığın süslü püslü bir yalancılık olduğunu bir ürünü satın alınca mucize gerçekleşmediğinin farkına vardığınız andan beri biliyorsunuz. 


Bir ürün sadece bir üründür. İhtiyacınızı bir süreliğine giderir. O kadar! Sizi filmlerdeki, dizilerdeki gibi hayranlık uyandıracak bir sahnenin içine almaz. O kadar güldürmez, abartılı bir memnuniyet vermez. Gözleri kamaştıracak bir görünüm sağlamaz. Sihirli değnek dokunmuşçasına değiştirmez hayatınızı. Dedim ya, bunları zaten biliyorsunuz.


Hep bir hayat vurgusu vardır fakat reklamı yapılan hiçbir şey bir hayat sunmaz. Çünkü hayattaki sorunlar ve çözümler kirli saçları temizlemekten ibaret değildir. Saçlar temizlendi, parladı diye ayaklar yerden kesilmez. Saç kırıklarından çok daha büyük kırıklar vardır. Hiçbir satın almayla düzeltilemeyecek kırıklıklar…


Ölüm herkese, hayat ise bazılarınadır. Reklamı yapılır ama elde edilemez herkesçe. Bazıları için hayat, vücudun yaşamsal fonksiyonlarından ibarettir. İddialı sloganlar iddialarını kanıtlayamaz onlara. Hayat, yanında değildir bazılarının. Onlar ise hayatın kıyısındadır. Geçici evine dönüşmüş bir otobüs durağında kirli bir örtüye sarınıp bürünmüşken yapayalnızdır. Yanı başındaki süslü vaat o ürünü satın almakla gerçekleşmez. Saçlarla mutlu olmak hayattan mutlu olmaya yetmez. Saçlarıyla mutlu olmayı başaranların hayatta mutlu oldukları daha bir sürü şey vardır. 


Hayat herkesin yanında değildir ve bir şampuanla elde edilemez asla.