Kompleks bir adamın düşünceleriyle çatışıp hazzın peşinden koşması, mutlak dürtülerin varlığının göstergesiydi. Dürtüler, geçmişin evrim geçiremeyen basit duygularıydı ve ilelebet denen şey, aramızda dört ayaklı dolaşıyor olsaydı parmakla işaret edenlerin sayısını tahmin bile edemezdiniz. Bütün kaderci anlayışları reddettiğinden tanrının mutlak varlığını duyumsayamıyordu. Basit dürtülerin yaratısı kompleks, tanrıyı yok etmişti. Tanrının mutlak varlığına şüphesiz teslim olanların güldüğünü gördüm. "Neden?" dedim. İkircikli yapıların bütün diyalektik oluşumları kafamda birikirken bu erdemsizliği tanrı taraftarlarına yakıştıramadım. İnanmayı bilmediğim ya da istemediğim zamanlarda çok şiir yazardım. Yakılışının anısına defalarca kadeh kaldırıp hepsini tek tek yırttım. Sonrasında ne yazdım ne de inandım. Kimle konuştunuz? Basit dürtülerin efendisi ben...