Yoksul bir ailenin tek çocuğuydu. Pek sorumlu birisi olduğu da söylenemezdi. Düzenli bir iş bulmak zor gelirdi ona. Bir süredir keşfettiği illegal bokstan parasını kazanıyordu. Doğrusu yeteneği de vardı boksa. Hani düzenli bir maaşı yoktu elbet ama haftada bir maça çıkıyor, kazanırsa iyi para alıyordu. Güçlü, kuvvetliydi yaşıtlarına göre. Çevik ve hızlı aynı zamanda. Bazı akşamlar eve yüzü gözü şişmiş hâlde geliyor, ailesine kavga ettim diyordu. Artık alışmışlardı onun bu serseriliklerine. Zaten kazandığı paradan da hiç haberi yoktu evdekilerin. Kendince kazanıyor, yine kendince yiyordu parayı.
Mini bir turnuvada rakiplerini birer birer devirip finale kalmıştı. Finali kazanmanın para harici herhangi bir getirisi olacağını düşünmüyordu. Kimsenin bir şey vaat ettiği de yoktu zaten. Yalnız kazandığı para bir miktar daha artacaktı. Finaldeki rakibinin belli olacağı yarı final maçını seyretmişti. İkisi de ona göre hafif kalırdı. Kim kazanırsa kazansın finalde ona karşı şansları olmayacaktı. Zaten o ödül için kralı gelse duramazdı karşısında.
Finalin oynanacağı günün sabahında telefon geldi. Turnuvayı düzenleyen kişi acilen yanına gelmesini söylemişti. Apar topar gitti yanına. Neden arandığına dair bir bilgisi yoktu. Yaklaşık yarım saat süren görüşmede kendisine finali kaybetmesi gerektiği söylendi. Eğer kaybederse kazanacağında alacağı paranın 2 katını alacaktı. Biraz düşünmek üzere zaman istedi. Arayıp bilgilendiririm sizi, dedi. Gitti bir parka oturdu ve uzun uzun düşündü. Kazanırsa eğer alacağı para daha az olacaktı. Zaten başka bir kazancı olacağını da düşünmüyordu. Kaybedeyim ne olacak diye düşündü. Zaten izleyen bir tanıdık falan da yoktu ki. Alacağı paraya bakmaya karar verdi. Hemen telefon etti ve kaybetmeyi kabul ettiğini söyledi.
Maç başladığında isterse çok rahat kazanabileceğini fark etmişti. Ama yenilmesi gerekiyordu. Nakavt olmalıydı. Gösterişli bir galibiyet yaşatmalıydı rakibine. Hem güzel para alacaktı. Birkaç raund yalandan direndi. Ara ara cılız yumruklar attı ama bu bile rakibinin dengesini sarsıyordu. Daha fazla uzatırsam istemeden kazanacağım diye düşündü. Gardını almadan bilerek açık verdi ve suratına yediği yumrukla beraber kendini yere bıraktı. Hakem “beş, altı, yedi...” diye sayarken içinden gülüyordu. Bu yumruk onu yere bile sermezdi normalde. On dedi hakem ve yenildiği ilan edilmişti. Kazanacağı parayı düşünerek yavaşça doğrulurken yerden, seyirciler arasındaki profesyonel bir boks antrenörünün varlığından ve kazanan çocuğa yapacağı tekliften habersizdi.