Tarihin varlığından da eski bir zamanda yaşayan Prens ile ilgili bu hikaye. Genç yaşının getirdiği enerji ile tüm gününü gecesini ve sonrasını hesaplamaya alışmıştı Prens. Kendi normali, olması gereken hali buydu sonuçta. Uyandığında ağrıyan bir bacak ile başlıyorsa güne, eğilirken yaşayacağı acıyı hesaplar gereksinimlerini ona göre ayarlardı. Seyahat için heveslenme anından da önce, başı olarak görünen gezinin sonunu bilmek ister bu yüzden tüm olasılıkları gözden geçirir ve sonu, en başta bilirdi. Hissedeceği zevki sonda da başta da deneyimlemeyi seviyordu. '' O halde her şeyin sonu ölüm'' dedi soytarısı prense. ''Elbette öyle olmalı. Her şey sınıfında olan bir varoluş bir sonra ki durumuna evrilme yeteneğine sahip demektir. Yazı-baharı sevdiren, kışın örtülere büründürmesidir. Çıkarmak örtüyü üzerinden, asıl bu sevdirenin kendisidir. Ama hesaplamana değmez ölüm. Her an karşına çıkabilir, tanışmadığın sonraki senin karşısına. Türlü şeylerin olması, hesaplamayı değerli hale getirendir. Sevgim en başta, zaten en sondaki hali ile aynıdır benim.''