Hey! Siz yukarıdakiler neden aşağıya bakıyorsunuz? Baktığınızda neden hep sesiniz yüksek? Uzak mı mesafe? Yoksa sesinizi mi duyuramıyorsunuz? Aşağıdakiler de size bağırıyor gerçi, bağırabilirsiniz sanırım, hakkınızdır.


Hazır bahsetmişken; yukarıdakiler neden yukarıda? Aşağıdakiler kime göre aşağıda? Görecelilikten bahsetmeme gerek yok sanırım… Bakış açınız değişince belki de yan yana geleceksiniz. Kimse yukarıda olmayacak ya da kimse aşağıda... Belki de herkes yukarıda olacak.


Birisini neden aşağı görürsünüz peki? Hele bir de kızıyor musunuz aşağıda olduğu için? Elinizi uzatmak varken neden sesinizi yükseltiyorsunuz? Bağırmayın artık. Kimse bağırmasın. Benim kulaklarım iyi işitmiyor belki ama bağırmayın artık. Lütfen! Ben çözerim kulaklarımdaki sorunu. Siz yeter ki bağırmayın.


Bir anlığına altınızdaki rampayı alçaltın, inin egodan oluşma tepenizden aşağıya. Yavaş yavaş, düzgün adımlarla. Aşağıya indiğinizde dönüp bakın bir kere. Baktığınızda tepenin adı değişecek belki, o ego küçüle küçüle yeterince yükseklikte kalacak. Öz güven tepesi deyin o tepeye. Ve bundan sonra bağırmanıza gerek de yok. Aşağıdakiler size bir el uzatmalık mesafede, yanınıza çekmeniz yeterli. Beraber konuşmaya başlayacaksınız. Herkes birbirine saygılı olacaktır belki de. Beraber egonuzu değil de arkadaşlığınızı besleyeceksiniz belki de. Birlikte, aynı tepede buluşmak üzere o zaman.