Hiçbir şeyim ve her şey

Yol kenarındaki çakıl taşlarıyım

Ve sokak lambalarının aydınlığı

Gecenin en koyu rengi

Drama köprüsüyüm o güzel türkünün

Kopmaya yüz tutmuş ipin ucuyum

Zar zor boynunu kaldıran dilencinin avucuyum

Zamanın en eski anılarıyım

Kraliçeydim bir keresinde

Halkımı yerden yere vurdum

Sarhoş oldum gücümü olmadık yerlere savurdum

Sonumu tarih kitaplarından okudum


Her şeydim dedim size bir zamanlar

Uçan kuşun kanat sesiydim

Flüt çalmayı öğrenen çocuğun nefesi

Tek gözlü kralın göz bandı

Hevesli gençlerin bağımsızlık andı

Büyük sırlar konuşulan kapalı kapıların ardıydım

Bir zamanlar uyuyan çocukların masumiyeti

Fokurdayan çaydanlığın buğusuydum


Hiçbir şeydim dedim evet

Hiçliğin ortasında bir Nietzsche satırı

Meditasyonun en derin anı

Kara delikler kadar sonsuz

Bir aşık kadar onsuzdum


Güneştim, yıldızdım, tozdum

Her şey ve hiçbir şeysiniz hepiniz de

Hepiniz de biliyorsunuz en derininizde


Sadece bakmaya korkuyorsunuz uçurumunuzdan

Aşağı bakmak için biraz cesaret gerek

Öyle ki bu, delirmeye bile razı gelmek demek


İnanın içinizde, uçurumlardan fazlası

İçiniz evrenlerle dolu çokça paralel halde

Hiçbir şey olmayı bilmeden

Her şey olmaya soyunulmaz yekpare


Soyunmak kat kat bedenini sıyırmak ruhundan

Kolay iş mi budak budak şerham şerham

İhtiyar cevizler gibi sakin

Şair Nazımlar gibi cesur


Kolay iş mi insan olmak

Hiçlikten arttırıp her şeye tutunmak

İçini dökmek, döküp döküp toplamak

Oyuncakları kırılan bir çocuk gibi

Yıkılan hayallerini binbir yerde aramak


Aramak yanlışlıkları ıssız sokakların eskimiş binalarında

Boylu boyunca uzanmış bedenlerin ıslak koridorlarına sığınmak

Sırılsıklam ağlamaklı, sırılsıklam pişman


Sonra aniden buluvermek kendini bir zeytin ağacının altında

Sessizlik, bütünlük, huzur

Hiçbir şey olduğunu idrak etmek ve aynı anda her şey olduğunu anlamak

Ritmik ayak seslerine karışan kentin yaşam sesleri

Duymak dinlemek ve şimdinin mutlu kollarına bırakmak kendini

Hem sen her şeysin aslında hiçbir şeyin önemi yok ki!