Yağmurlu bir gündü veya yağmur yağdırmak isteyeceğim bir gündü, bilemedim. Ağır adımlarla merdiven çıkıyordum kafamdaki onca soruya rağmen genel bir boşvermişlik haliyle -ki bu tam olarak doğru değildir, kimse tam anlamıyla bu yaşananları boş veremezdi-.


Konuşmak için barın muhtemelen konum olarak en boktan masasını seçmişti ve oturduğumda arkamda otuz dokuz insan olmasından pek hoşnut değildim. Yine de ses ettiğimi hatırlamıyorum. Aslına bakılırsa onu tanımasam özel bir amnezi türüne sahip olduğumdan bir saat içinde bu yazdıklarımı da hatırlamıyor olacaktım. Nasıl mıydım? Sürekli fotoğraflara geçmiş zamandan bilgiler yazmak, günlük rutin dışı işler için evin her bir yanına hatırlatıcılar yapıştırmak bu işin özetiydi.


Hikayenin temasını az çok anladık işte. Bir erkek, bir kadın, birliktelik, ayrılık falan. Buraya kadar herkes sıradan bir olay olduğunu düşünebilir. Ama benim irdelediğim kısmı çok başkaydı. ''Hani tanışmadaki o ilk zamanların sohbetinin kendine özgü bir cazibesi, sürdürülebilirliği vardır ya. İşte onun yitip gittiğini kabullenememenin verdiği burukluk beni bu masaya kadar getirmişti. Yine de başlangıcın ve sonun varlığı belirsizlikten daha iyidir, emin olun. Ya da olmayın, ben de tam olarak eminim diyemem -ha ha-.'' şeklinde bir metin parçası yazabilirdim ama bu saçmalıklardan bahsederek değerli vaktimizi harcamayalım.


Evet, artık şu lanet sandalyeye oturduğum kısmı anlatayım. (Anlatır gibi yapacağım aslında.) Yaklaşık birkaç haftadır görüşmemenin verdiği o soğukluk cümlelere de yansıyordu pek tabii. Gerçeklerin konuşulmayacağı bir masaydı bu, ne diyebilirdim ki? Şimdilerde daha iyi anlıyorum hakikatin sadece tek bir doğruyla örtüşmemesi gerektiğini ve bir kişide onu bulamayacağımız gerçeğini. Neyse, ortam; masaya gelip giden biralardan bile soğuktu be! Onun ne söylediği veya benim verdiğim tepkiler anlatılmaya değer midir, sanmam, geçelim. Masadan kalkıp eve doğru yürürken belirsizliğin ortadan kalkışı -yalan da olsa- kafamı temizlemişti ve daha rahat, daha ileriyi görebilir hissediyordum. (Sonradan fark etmiştim ki o geceki rahatlık, uzun zaman sonra onunla göz göze geldiğimiz, baş başa konuştuğumuz içinmiş.)


Yaklaşık bir sene oldu ve tüm ayrıntıları ile o günden bugüne yaşanan her bir olayı, olguyu hatırlayabiliyorum. Özel amnezime istemeden de olsa öyle bir etkisi olmuştu ki onunla olan anıları anımsamaktan, o caddeden, o bardaktan, o renkten... İşin trajikomik tarafı da şuydu ki artık ben hatırlamak istemiyordum…