Ve zil çaldı, okula girdik. "Ela Gece'ye ne dedi? Gece ne düşünüyor?" diye kafamdaki sorularla sınıfa girdim. Gece o kadar masum ve güzel bakıyordu ki bize, keşke o an hiç bozulmasaydı. Bıraksalar saatlerce öyle kalabilirdik.

Ela gelip Gece'nin önünde durdu, gıcık... Helin ile yerimize geçtik, sınava hazırlık yapıyorduk ve çantama edebiyat kitabını koyarken Gece bir resim gibi yine öyle bakıyordu, gözleri parlak ve kahverengiydi. Okulun kedisi Murtaza geldi ve ben çok korkardım, alerjim vardı, hapşırmaya başladım birden. Murtaza ayağıma sarılıyordu ve korkup çığlık attım. Gece'nin ellerini tutup sıkıyordum, ellerini o kadar çok sıkı tutmuşum ki elleri kızarmıştı ve ona hemen çantamdan krem verdim. Sonra Gece'den tekrardan özür dileyip teşekkür ettim. Gece de

"Önemli değil, iyi misin?" dedi.

"Ben iyiyim de asıl sen iyi misin?" dedim ve sınav başladı. Öğretmen hemen sınav kağıtlarını dağıttı ve süremizi başlattı, sınav bitti, kağıdımı verdim ve dışarı çıktım. Helin de çıktı. Sonra üç beş dakika içinde Gece geldi yanıma.

Helin, "Sınav çok kolaydı, hiç beklediğim gibi değildi ama güzel geçti." dedi. Ben de "Kolaydı, çok güzel geçti." dedim ve Gece geldi yanıma.

"İki dakika gelebilir misin?" dedi, ben de hemen gittim. Sonra merdivenlerden aşağı doğru indik ve dışarı çıktık yani okul bahçesine. Gece bana ilk olarak, "Adın ne?" diye sordu. Ben de kendimi tanıttım. İlk bir boğazımı gıcırtarak "Ben Hilal, seninle sabah otobüste karşılaşmıştık." dedim.

Söylemeyecektim, aklımdan bu kelime de geçmiyordu fakat ani bir gelişme ile beynimi ele geçirdi. Kediye, yani Murtaza'ya alerjim olduğunu ve korktuğumu söyledim.

"Bir panikle elini tutup sıktım, bunun için özür dilerim." dedim.

"Bana sınav haftası olduğu için notlarını verebilir misin? Yani ders çalışsak beraber olur mu?" dedi.

"Tabii, neden olmasın."

"O zaman çıkışta işin var mı?" diye sordu. Ben de, "Yok," dedim.

"Yarınki sınava çalışsak kütüphanede, olur mu?"

Ben de, "Tamam." dedim.

Sonra küçük bir güldü ve zil çaldı. Okula girdik.

Gece ile beraber hiç konuşmadan merdivenden çıkarken eli elime değdi ama yanlışlıkla ve elektrik çarptı yine. Ve girdik sınıfa sanki hiçbir şey olmamış gibi. Bizim sınıftakiler hemen, "Oo!" diye seslenmeye başladılar. O sırada Ela hemen Gece'nin yanına geldi. Ben de yerime oturdum. Ela, Gece'ye, "Notlarımı seninle paylaşabilirim istersen, sen ne dersen çalışırız istersen. Sana okulumuzu gezdiririm. Okuldakiler hakkında bilgi veririm. Buraya yeni geldiğin için seni gezdiririm de." dedi.

O sırada Gece, "Teşekkürler, Hilal ile yapacağız bunları." dedi ve yerine oturdu. Ben kendimi gülmemek için o kadar çok zor tutuyordum ki, Ela'nın o surat ifadesini keşke siz de görseydiniz... Helin derste dürtükleyip sordu, ben de sabahki olayları anlattım ve Helin hemen gülmeye başladı. "Kalp ağrısına Gece iyi gelir." dedi. Ben de,

"Tamam, sus." dedim.

Okul bitti. Gece ile okulun biraz uzağındaki Uyumayan Kütüphane'ye gittik. Matematik sınavı vardı. Gece'yle matematik notlarımı paylaştım. O sırada Gece, "Teşekkürler Hilal, yazın çok güzel." dedi.

Ben de ona bakarak güldüm ve sınava çalıştım. Gece notları bitirdi ve ona ders çalıştırdım. Gece sürekli bana bakıyordu, gözlerini bir saniye ayırmadı.

Saat 19.43.

Gece: Hilal ders bitti, yemek yiyelim mi?

Ben: Tamam ama hızlı olalım, geç kalmayalım.

Gece: Döner yiyelim mi?

Ben: Tamam, olur.

Toparlanıp gittik döner yemeye. Döner yerken,

Gece: Hilal, adını kim koydu?

Ben: Babam koymuş, bir operasyondayken babam yanlışlıkla iki buçuk yaşındaki Hilal adlı bir kızı yaralamış. Oradan gelir adım.

Gece: Ela hep böyle gıcık biri mi?

O böyle dedikten sonra Ela'dan hoşlandı mı diye düşündüm.

Ben: O hep öyle. Sevdin mi Ela'yı?

Gece: Hayır. Gıcık bir tip, sinir bozucu.

Ben içimden çok güldüm.

Ben: Gece, yediysen kalkalım mı? Otobüsü kaçıracağız.

Kalktık, otobüse bindik. Yalnızdık. Gece ile birbirimize bakıp bakıp gülüyorduk.


Sınava girdik, açıklandı. Sınavı geçmiştik. Sırtıma vurarak teşekkür etti Gece. Gece ile arkadaş olmuştuk.


Altı ay sonra...


Gece ile her zaman olduğu gibi otobüs durağına doğru yol aldık, el ele. Otobüs geldi, bindik.

Otobüs o kadar çok doluydu ki ayakta kaldık. Otobüs işe gidenler ya da bizim gibi öğrencilerle doluydu. Gece ile beraber yolda kulaklık takıp şarkı dinledik.

Bizim şarkımız,

"Korkmuyorum, karanlığa gözlerimi kapadım

Çünkü biliyorum yakın bana adımın

Tam gecenin köründe

Koca gökyüzünde

Ellerin ellerimde,"

Gece elimi sıkıca tuttu.

"Tamamlandım diğer yarım..."


Okula gelene kadar artık otobüste hiç kimse kalmadı. Sadece on iki kişi kaldı. Düğmeye bastığımız halde otobüs durmadı, durmadan sonuna kadar gitti. İnsanlar endişelendi ve bir kız bağırmaya başladı. Ben de korkmaya başlamıştım, Gece'nin elini sıkmaya başladım. Gece bana bakıp, "Korkma tatlım." dedi.

Otobüsten garip garip kokular gelmeye başladı.

İnsanlar birebir bitkin düşüyordu. Ben Gece'nin omuzuna düştüm, otobüs durdu ve bir adam girdi içeri...