ai'ın ne olduğunu aşağı yukarı biliyoruz ya da basit bir tanımda uzlaşabiliriz: yapay zeka, insan zihnini taklit etmek üzerine geliştirilen bir mekanizmadır.


peki gpt4 ile ilerlemesi karşısında gerçekten şaşırdığımız bu model karşısında insan aklının durumu ne olacaktır? bence, insanlığın vazifesi bu noktadan sonra hakikatin bekçiliğini yapan birilerinin varlığından emin olmaktır. çünkü felsefe, yapay zekanın dünyasında olmazsa, 'omnipotentin sınırları' hususunda düşünen kimse yok ve doğal olarak tüm farklı bir şey söyleme mekanizmalarınız tamamen devre dışı kalmış demektir.


bu şartlar altında metin, insanlığın gerçek sınırlarını takip edecektir. zira bir ai, ancak gerçek insan zekasını temsil/taklit ederek öğrenebilir. bu da onları günün sonunda yazarlara ve sanatçılara getirecektir. zira gündelik olarak bilgiyi işleyen ve yeni bilgi yaratmaya gayret eden bir tek onlardır. bilim de buradaki en önemli kıstas haline kaçınılmaz bir şekilde gelecektir.


zira hakikat dediğimiz ya insanın aklıdır, ya da ai'ın dediği. ai insan aklının ne bildiğini bilirse ne olur, bilemezse neden uğraşıyoruz ki? ahlaki nokta, yani basit iyi ve kötü tanımları netleşmeden ai'ın tam olarak ne şekilde işleneceği konusu gündemde yer etmeye başladıkça bunu takip eden ve deneyen herkes konu hakkında daha fazla dikkat çekmeye başlayacak. buna zaman içerisinde artan güvenilirlik, yani liyakat diyorum. insanın hangi noktada olursa olsun aynı anda öğrenmeye ve öğretmeye devam etmesi, kendi tabula rasa'sını doldurması.


özetle, hi, yani insan zekası, zamanı idrak etme konusunda ai'dan üstündür. bu sebeple değerleri ai'ın sağlamasında, ahlakta ona sorulmasından taviz verilmemesi gerekir. bu konuda konuşacak olanlar da bu konuda zaten uzun zamandır düşündüğünü metinleri üzerinden ispatlayabilendir.